Search Results
"" için 54 öge bulundu
- Ocak ayındaki tarihi günler takvimi... Ocak ayındaki önemli günler neler?
Ocak ayında neler yaşandı, tarih için hangi önemli günler var. Ocak ayındaki önemli günler neler? Bu günler sizin için derlendi. 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 1 OCAK 1449: Florensa'da Rönesans'ın hükümdarı Lorenzo De'Medici hayata gözlerini açtı. Hükümdarlık yılları İtalyan Rönesansı için en önemli yıllar olacaktı. 1642: Avcı Mehmed olarak da bilinen IV. Mehmed doğdu. 6,5 yaşında Osmanlı Devltetinin 19. Padişahı olarak olarak tahta çıkarılacaktı. 1959: Küba Devrimi zaferle sonuçlandı. 26 Temmuz hareketeinin neticesi olarak Batista havanadan kaçtı. Küba Devrimi'nin öncü kuvvetleri şehre ayak bastı. 2 OCAK 1492: Arapların Avrupa macerası son buluyor. Araplar'ın elinde bulunan Avrupa'daki son kaleleri Granada ele geçirildi. Granada Arapların eline 711 yılında Tarık Bin Ziyad komutasında geçmişti. Bu toprak kazancının ardından, İspanya Emevi Devleti'nin Endülüs eyaleti halini almıştı. 1492 yılının ikinci gününde hakimiyeti tekrar ele alan Aragon Krallığı Arap devletlerinin Avrupa'da kara parçası sahip olma durumuna son verdi. 1523: Rodos Osmanlı'ya teslim. Rodos Şövalyeleri tarafından Rodos Adası Osmanlıya teslim edildi. Teslimiyetin ardından adadan ayrılan Şövalyeler, 28 Temmuz 1922'den beri kuşatma altında bulunuyorlardı. 1905: Çarlık Rusyası'nı 1905 Devrimine götüren sürecin başlangıcı olacak olan gelişme yaşandı. Rus - Japon savaşında Çin'deki Rus üssü Port Arthur, Japon Deniz kuvvetlerine teslim oldu. 3 OCAK 1496: Uçmak için ilk adım. Leonardo da Vinci uçmayı ilk defa denedi. Kendisi tarafından icat edilen uçma makinesi çok da başarılı olmadı. Bu nedenle 43 yaşındaki bilim adamı ileriye dönük bir not aldı: "Bir sonraki denemeyi yaralanmamak için göl kenarında yap" 1777: Geogrge Washinton muzaffer oluyor. Devam eden Amerikan Bağımsızlık savaşında, George Washinton tarafından İngiliz Güçleri yenilgiye uğratılır. Bu zafer, Amerikanın kuruluşuna giden yolda Amerikan direnişçilerinin gücünün İngilizler tarafından net bir şekilde anlaşılmasına olanak tanıdı. 1868: Japonya'da değişim başlıyor. Japonya'da resterasyon dönemi resmen başlıyor. Japon imparatoru Meji iktidarı ele aldığını duyurarak Şogunluğun kaldırıldığını bildirdi. Bu açıklamayla birlikte, Meji Resterasyonu olarak bilinen Japon Modernleşmesinin de başlangıç işareti verilmiş oldu. 1986: İstanbul Borsası faaliyette. Türkiye'de hisse senedi alım satım işlemleri İstanbul Borsası'nın faaliyete geçmesiyle birlikte başladı. İstanbul Menkul Kıymetler Borsası yani İMKB olarak faaliyete 3 Ocak'ta geçen borsanın kuruluş tarihi ise 26 Aralık 1985'di. 4 OCAK 1610: Sultan Ahmet Camii'nin yapımı için temel atıldı. 1903: İdam sehpasında bir fil. Topsy isimli dişi bir fil, Thomas Edison'un verdiği elektrikle öldürüldü. Edison, Filin infazını gerçekleştirirken 1500 kişi ile bu olaya canlı tanık oluyordu. İdam edilen fil 3 yılda 3 eğitmenin hayatını kaybetmesinden sorumlu tutuluyordu. Edison'un ise derdi başkaydı. Edison idamı Nicola Tesla tarafından icat edilen alternatif akımı kullanıyordu. Temel amacı, Tesla'nın icadını gözden düşürmekti. 1948: Mynmar ve Birmanya, 2. Dünya Savaşı'nda uğradıkları Japon işgalinin ardından, 1945 yılında Britanya'ya karşı başlattığı bağımsızlık savaşını kazandı. 1960: Albert Camus hayatını kaybetti. Hayatını kaybetmesin neden olan trafik kazası gerçekleştiğinde 20'nci yüzyılın önemli yazarı henüz 47 yaşındaydı. 5 OCAK 1603: Sipahiler, Saray'a yürüyor. Celali olaylarını gerekçe gösteren sipahiler şikayetlerini dile getirmek için Saray'a yürüdüler. III. Mehmed, sipahilerin şikayetlerini dinlerken, sipahiler tarafından suçlanan Kapı Ağası Gazanfer ile Darüssade Ağası Osman'ı idam ettirdi. 1809: Kale-i Sultani Antlaşması Çanakkale'de imzalandı. Osmanlı İmparatorluğu ve Birleşik Krallık arasında imzalanan antlaşma, diplomatik ve ticari ilişkileri düzenlerken Napoleon'a karşı gizli bir ilişkiyi de düzenliyorlar. 1968: Prag Baharı başladı. Süreç, ülkenin SSCB tarafından işgal edilmesiyle sonlandı. Bu süreç, liberal bir reform programı uygulanmıştı. 6 OCAK 1714: Daktilo'nun patenti alındı. New River şirketi çalışanı Heny Mill'e tarihteki ilk daktilo patenti İngiltere Kraliçesi Anne tarafından verildi. 1838: Amerika Birleşik Devletleri vatandaşı ressam Samuel Finley Morse, Morse alfabesini kullanan telgraf sistemini ilk defa duyurdu. Telgraf mekanlar arasındaki iletişimi kolaylaştırıyordu. ABD'de ilk telgraf sistemi 1844'te bağlandı. 1921: Yunan Ordusu Anadolu'da ilerliyor. Anadolu topraklarında işgale başlayan Yunan kuvvetleri iki kol halinde harekata başladılar. Kollardan birisi Bursa'da Eskişehir'e diğeri ise Uşak'tan Afyon yönüne doğrduydu. İşgal kuvvetlerin ilerleyişi 9 Ocak'ta İnönü dolaylarına varacak 11 Ocak'ta ise geri çekilme başlayacaktı. 1926: MIT’in temelini teşkil eden Milli Emniyet Hizmeti Riyaseti, Mareşal Fevzi Çakmak’ın emri doğrultusunda kuruldu. Başkanlığına Şükrü Âli Ögel getirildi, adı 1965’te Milli İstihbarat Teşkilatı olarak değiştirildi. 7 OCAK 1789: ABD'de ilk defa başkanlık seçimleri yapıldı. İlk seçimlerde yalnızca mülk sahibi beyaz erkekler oy kullanabiliyordu. Bir ay sonra delegelerin seçimiyle birlikte George Washinton başkan olarak belirlendi. 1858: Sadrazam Mustafa Reşit Paşa kalp yetmezliği nedeniyle hayatını kaybetti. 58 yaşında yaşama gözlerini yuman Sadrazam, beş defa sadrazamlık görevinde bulundu. Tanzimat'ın ilanında da önemli bir rol oynayan Sadrazam, Osmanlı'daki reform hareketine yaptığı öncülük ile bilinir. 1979: Vietnam, Kamboçya'daki Pol Pot ve Kızıl Khemer rejimine son verdi. Rejim, ABD karşısında Vietnam'ı destelemiş ancak kendi halkından 2 milyon kişinin ölümüne yol açmıştı. 8 OCAK 1499: Brötanya Düşesi Anne ile Fransa Kralı XII. Louis Saint- Denis'dc evlendi. Anne, hayatını dükalığmın otonomisini korumasına adadı. Evlenirken beyaz gelinlik giyme âdetininonunla başladığı söylenir. 1918: Wilson İlkeleri ortaya çıktı. Birinci Dünya Savaşı'nın devam ederken ABD Başkanı Wilson tarafından bu 14 ilke ortaya atıldı. Wilson'un bu ilkeleri yeni bir barış sürecine işaret ederken, galip devletlerin egemenliğine dönük bir meşruluk arayışıydı. 1996: Metin Göktepe öldürüldü. Evrensel Gazetesi muhabiri Metin Göktepe İstanbul'da tutuklandı. Göktepe tutuklandığında, Ümraniye Cezaevinde yapılan operasyonda öldürülen tutukluların cenazesini izlemek için habere gitmişti. Ertesi gün, Eyüp Spor Salonu yakınında bir parkta cansız olarak bulundu. 1642: Teleskop babası kaldı. Galileo Galilei 77 yaşında hayatını kaybetti. Galilei ilk modern teleskopu icat etmişti. Mucit, Kopernik'in dünyanın güneşin etrafınnda döndüğüne ilişkin tezine katılmasının ardından Engizisyon mahkemelerinde yargılanmıştı. Mucit yargılandığı bu davadan 359 yıl sonra papalık tarafından beraat edildi. 9 OCAK 1853: Osmanlı değil, hasta adam... Osmanlı İmparatorluğu için "hasta adam" tabiri ilk defa kullanıldı. Rus Çarı I. Nikolay, İngiliz Elçisine Osmanlı İmparatorluğu'nu kastederek "Kollarımızın arasında hasta bir adam var" ifadelerini kullandı. 1976: Acık yok Rocky! Rocky serisinin ilk filmi çekilmeye başlandı. Senaryosunu aynı zamanda başrol oyuncusu da olan Sylvester Stallone'nin yadığı ve çekimlerinin 28 günde tamamladığı film, pek çok Oscar ödülüne layık bulundu. 1990: Güle güle Cemal Süreya. Türk şiirinin en önemli şairlerinden birisi Cemal Süreya ismiyle bilinen Cemalettin Seber 59 yaşında aramızdan ayrıldı. 10 OCAK 1900: Şampiyonlar şampiyonu: Kara Ahmed. Kara Ahmed, güreşte şampiyonlar şampiyonu ünvanına sahip oldu. Fransa'nın Paris kentinde düzenlenen üç maçta da Fransız Paul Pons ile berabere kalan Kara Ahmed dördüncü maçta galip gelmeye başardı. Dördüncü müsabaka iki saat sürdü. 1915: Enver Paşa İstanbul'a dönüyor. Osmanlı ordusu için olabilecek en kötü şekilde sonuçlanan Sarıkamış Harekatı'nda sona yaklaşılırken, Enver Paşa İstanbul'a döndü. 3. Ordu komutanlığını ise Tuğgeneral Hafız Hakkı Paşa'ya devretti. 1945: Ayın isimleri değişiyor. Bazı ay isimlerinin değiştirilmesi hakkındaki kanuna göre Teşrinievvel Ekim, Teşrinisani Kasım, Kanunuevvell Aralık ve Kanunusani Ocak olarak değiştirildi. 10 Ocak'ta kabul edilen 4696 sayılı kanun 15 Ocak'ta Resmi Gazete'de yayınlandı. 1985: TRT Sansürü. TRT Genel Müdürlüğü 205 kelimenin radyo ve televizyonlarda kullanımı yayınladığı liste ile yasakladı. Bu kelimeler arasında, anı, bellek, devrim, dinsel, görsel, özgürlük, söyleşi, ulus ve yaşam bulunuyordu. 11 OCAK 630: Müslümanlar Mekke'yi fethetti. Hz. Muhammed önderliğindeki İslam Ordusu dört kol halinde Fetih Suresi'ni okuyarak Mekke'ye girdi. 1755: Şubat sonuna kadar sürecek don ve şiddetli soğuk başladı. Hâkim Efendi, Haliç donunca şu beyti yazdı: ‘‘Buz üstünden geçen geldi bana yaz dedi târihin/Deniz altmış sekizde dondu buzdan ben-deniz geçtim.” 1967: TOGG Değil Anadol. Anadol marka otomobillerin ilki sahibine teslim edildi. Koç Holding'e bağlı Otosan'ın ürettiği ve "ilk Türk otomobili" olarak lanse ettiği Anadol'un peşin fiyatı 12.000 TL'ydi. 12 OCAK 1593: Osmanlı kapılarını savaştan kaçanlara açıyor. Ülkesi Safevilerce istila edilen Gilân Hâkimi Han Ahmed, Osmanlı topraklarına sığınarak İstanbul’a geldi. Kırkçeşme’deki Yusuf Paşa Sarayı’na yerleşti ve burada üç ay kaldı. 1920: Son Osmanlı Meclis-i Mebusanı, İstanbul Fındıklı'daki Cemile Sultan Sarayı'nda toplandı. 28 Ocak tarihinde Misak-ı Milli'yi kabul edecek olan yine bu meclisti. Meclis 16 Mart'ta basılacak, 11 Nisan'da resmen kapatılacaktı. 1969: Led Zeppelin piyasada. İngiliz Rock grubu Led Zeppelin'in kendi adını taşıyan ilk albümü piyasaya sürüldü. 13 OCAK 532: Konstantinopolis Ayakta: Bizans'ın başkenti Konstantinopolis'in yarısının yıkımı ve yanmasıyla sonuçlanacak olan Nika Ayaklanması başladı. İmparator Iustiniaus isyanı bastırdı. İsyanı bastırması iktidarını da sağlamlaştırdı. 1129: Tapınak Şovalyeleri resmen "Tanrı'nın Ordusu" ilan edildi. Papalık, Latince adı "İsa ve Süleyman Tapınağı'nın fakir askerleri" olan tarikat Papalık tarafından "Tanrı'nın Ordusu" olarak tanındı. Bu tarihten sonra tarikat soylulardan pek çok destek görmeye başladı. 1957: Frizbi üretilmeye başlandı. Ürünün yaratıcısının ilham kaynağı üzerinde "Frisbee" yazan teneke tabakalar olan aerodinamik plastik disklerin seri üretimine başlandı. 14 OCAK 1938: Yurtta Sulh, Cihanda Sulh. Sadabad Paktı Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından onaylandı. Anlaşma 8 Temmuz 1937 tarihinde imzalanmış, Türkiye, İran, Irak ve Afganistan anlaşmanın tarafı olmuştu. Ülkelerin birbirlerine saldırmaması üzerine kurulu bu anlaşma, 1979 yılında İran tarafından feshedilinceye kadar yürürlükte kaldı. 1943: Liderler Casablanca'da. II. Dünya Savaşı devam ederken Winston Churchill, Franklin Roosevelt ve Charles De Gaulle, Fas'ta Casablanca Konferansında buluştular. Konferasta alınan karar Scilya'ya çıkarma yapılmasıydı. 1954: Dünyaca ünlü güzel star Marilyn Monroe, beyzbol oyuncusu Joe Dimaggio ile evlendi. Bu evlilik birliği bir yıl bile tamamlanmadan sonlandı. DEVAMI GELECEK... Kaynak: NTV Tarih- Ceyda Altındiş
- Türk Kahvesi nasıl yapılır? İyi Türk Kahvesi yapmanın sırrı
Türk Kahvesi yapmakta ustalaşmak mı istiyorsunuz? Yaptığınız kahvenin 40 yıl hatıra değmesini mi diliyorsunuz? İyi bir Türk Kahvesi yapmak tesadüf değil. Bazı noktalara dikkat ederseniz yaptığınız kahve oldukça lezzetli olacakatır. Peki iyi bir Türk Kahvesi nasıl yapılır? Türk Kahvesi yapmanın sırrı sizlerle. 1 - Kahvenizi bayatlamadan tüketin Genellikle evimize kahve alırken fazla alma eğilimindeyizdir. Her defasında kahve çektirmek ya da kahve almak bazen zor gelir. Ama iyi bir Türk Kahvesi yapmak için kahveniz taze olmalıdır. Ancak sürekli kahve almakla uğraşmak istemiyorsanız kahvenizin bayatlamasını önlemeniz gerekir. Bayatlamayan kahve hem tazeliğini hem de kokusunu korur. Eğer kahvenizin olabildiğince geç bayatlamasını istiyorsanız, kahvenizi saklarken hava almamasından emin olmanız gerekir. Kahvenizi hava almayacak kaplarda saklamak ve nemden uzak tutmak kahvenizin bayatlamasının önüne geçecektir. Yine de Türk Kahvesi'nin tadının lezzeti için taze çekilmiş bir kahveden daha iyisi yoktur. 2 - Su kalitesi ve ısısı oldukça önemlidir Ne yazık ki artık pek çok yerde musluktan kaliteli su almak mümkün değil. Ancak, kahve yaparken kullanılan su kahvenin içimininde büyük bir etkiye sahiptir. Arıtılmış su kullanılarak veya hazır şişe suyu kullanılarak yapılan kahvelerin içimindeki yumuşaklığın, musluk suyuna kıyasla oldukça fazla olduğunu deneyerek görün. Herkesin bildiği gibi Türk Kahvesi'ndeki başarı köpüğüyle belirlenir. Bu konu türkülerde bile işlenmiştir. "Kahvenin köpüklüsü / Meşenin kütüklüsü / Kadınım aman aman / Sarayın kıymetlisi" sözleri buna en güzel örnektir. Kahvenin köpüğünün daha fazla olması için ise kullanılan suyun ısısı çok önemlidir. Türk Kahvesi'nde köpük sayısını arttırmak için soğuk su kullanılabilir. 3 - Önce karıştırı sonra bekle Yumuşak içim bir Türk Kahvesi kahveyi yaparken ne kadar karıştırdığınız ile doğru orantılıdır. Kahveniz nasıl olursa olsun, ocağa koymadan önce 30 saniye ile 60 saniye arasında karıştırın. Kahvenizi ocağa koyduktan sonra ise karıştırmayı bırakın. 4 - Nasıl pişirmeli? İyi bir kahveyi pişirirken cezvenin malzemesi, pişirme yönteminiz ve ateşin hacmi çok önemlidir. Kahvenizi pişirirken bakır cezve tercih etmek size her zaman avantaj sağlar. Bunun nedeni bakırın ısıyı iyi bir şekilde iletmesidir. Eğer fırsatınız varsa kahvenizi közde pişirmeyi mutlaka deneyin. Közde pişmiş bir kahveden daha lezzetlisini bulmak oldukça güçtür. Kahvenizi pişirmenin en iyi yolu ise kısık ateşte pişirmektir. 5 - Doğru ölçü olmazsa olmazdır Türk Kahvesi içmek istediğiniz zaman hemen bir soruyla karşılaşırsınız. "Kahveniz nasıl olsun?" Türk Kahvesi genellikle üç şekilde tüketilir. Şekerli, orta şekerli ya da sade. Özellikle şeker katılan kahve türlerinde şekerin ölçüsü Türk Kahvesi'nin kalitesini büyük ölçüde etkiler. Eğer orta şekerli Türk Kahvesi yapmak istiyoranız, kullandığınız kahve miktarının yarısı kadar şeker atamınz yeterli olacaktır. Şekerli Türk Kahvesi yapmak istiyorsanız kahve miktarı kadar şeker katmak doğru oran olacaktır. 6 - Ocağı ne zaman kapatmalı? Çoğu insan kahvenin ocaktan almak için doğru zamanın iyice kaynadığı an olduğunu düşünür. Fakat bu çok bilinen bir yaygındır. Türk Kahvesi yaparken cezvenin ocaktan alınmasının doğru zamanda kahvenin kabarmaya başladığı andır..
- ChatGPT nedir? ChatGPT nasıl ve neden kullanılır?
Geçtiğimiz yıllar yapay zeka hakkındaki gelişmelerin giderek hızlandığı yıllar oldu. Daha önce bilim kurgu filmlerinde bile abartı olarak görülen pek çok teknoloji artık hayatımızın sıradan bir parçası gibi. Yaşanan gelişmelerin ardından aklına bu filmlerden en az bir iki sahne gelmeyen yoktur. Hayatımızın pek çok alanında yapay zekanın pek çok özelliği kendini gösteriyor. Ses aktarımı yapıp sanatçılara güncel şarkıları söyletmek mi dersiniz, eski bir fotoğrafı baştan yaratmak mı? Bunlar henüz sıradan kimselerin erişebildikleri yapay zeka özellikleri. Bir de askeri ve ticari amaçla yapay zekadan ne ölçüden faydalanıldığını düşündüğümzde neler vardır kim bilir? Özellikle ChatGPT ile birlikte yapay zekanın sınırları insan zekasının sınırlarını giderek daha fazla zorlamaya başladı. ChatGPT nedir sorusu bir anda her yanımızı sardı. Open AI tarafından geliştirilen ChatGPT, kendisiyle konuşan kişinini ifadelerini anlıyor, ona cevap veriyor, baştan sona bir yazı oluşturabiliyor. Hatta daha ileri gidiyor, kod yazabiliyor, bazı kodlardaki hataları ayıklayabiliyor, size pek çok konuda eğitim verebiliyor. Peki bu nasıl mümkün oluyor? ChatGPT nasıl çalışıyor? Yapay zeka, aslında makine öğrenme ile yakından ilişkilidir. ChatGPT'de öğrenme temelli kendini geliştiren bir yapay zekadır. ChatGPT öğrendiği bilgileri nereden edinir. Tabii ki, internet. ChatGPT'nin çalışma prensibi, internet üzerinden bilgileri öğrenmek ve bu bilgileri devrledikten sonra sizinle kurduğu ileşimin bağlamına uygun bir şekilde bilgiyi işlemek. Ve ChatGPT bu işlemi yaparken günlerin, saatlerin, dakikaların geçmesini beklemiyorsunuz. Neredeyse eş zamanlı denecek şekilde, saniyeler içinde ChatGPT size kendi yanıtını sunuyor. ChatGPT bunları yaparken bir kaynakça sunmuyor. Araştırdığınız konu hakkında bir cevap oluşturmaya başlıyor. Cevabın bütünlüklü yapısı kelime kelime oluşuyor. Bir kelime ardındaki kelimeyi de etkiliyor. Çünkü yapay zeka, o kelimeden sonra kullanılması en muhtemelen kelimeyi tahmin ediyor ve ona göre oldukça hacimli metinler oluşturabiliyor. Evet, telefonlarınızdaki tahmin, öneri özelliklerinin oldukça gelişmiş bir versiyonu da denebilir. ChatGPT ücretli mi? En önce belirtilmesi gereken, ister ücretsiz kullanın isterse ücretli ChatGPT kullanabilmek için Open AI adresinden kayıt olmanız gerekiyor. Kayıt tamamen ücretsiz. Kayıt işlemlerinizi, Google veya Microsoft hesaplarınızla tamamlayabilirsiniz. Bu işlemin ardından ise kullanılan bir telefon numarasını kayıt etmeniz gerekiyor. Telefonunuza gelecek kod olmadan kaydınızı tamamlamanız mümkün değil. Şunu da belirtmekte fayda var. ChatGPT aralarında Türkçe de olmak üzere pek çok dili destekliyor. ChatGPT'ye soru sorarken dikkat edilmesi gerekenler ChatGPT'ye soru sorarken dikkat edilmesi gereken püf noktalar alacağınız cevabın kalitesini etkileyebilir. Öncelikle, tabii ki sorunuzu doğrudan sorabilirsiniz. Böyle olduğunda genellikle daha genelgeçer bilgiler alırsınız. Ama soruyu sorarken, kendi bağlamınızı soruyu neden sorduğunuzu, soruya ilişkin koşullar hakkında bilgilendirme yapabilirsiniz. Bu durumda sizin koşullarınıza daha uygun ve gerçeğe daha yakın cevapar almanız olasıdır. Her iki durumda da cevaba ilişkin yeni bir soru ya da yeni bir değişken yazarak cevabı yenilemesini isteyebilirsiniz. Verilen cevabı geçerli ya da geçersiz bulduğunuzu, neden böyle düşündüğünüzü söylediğiniz takdirde yeni ve daha doğru cevap alma şansınız artacaktır. İki önemli nokta! ChatGPT kullanılırken bilinmesi gereken hatta hiç akıldan çıkarılmaması gereken nokta şudur: Yapay zekanın amacı kesin doğru anlamına gelmemektedir. Burdaki bilgiler de tekrar teyit edilmeli ve doğruluğundan emin olmadan doğruymuş gibi sunulmamalıdır. Bu konuda en çok dikkat edilmesi gereken ise, hassas bilgilerinizi paşlaşmamaktadır. Hassas bilgilerinizi yapay zeka ile sohbette oluşan yapay ama samimi ortam nedeniyle çok kolayca paylaşma eğilinde olabilirsiniz. Ama hiç bir hassas bilginizi, finansal bilginiz, güvenlik bilginizi paylaşmamakta fayda var. Kişisel bilgilerinizi ise olabildiğince az paylaşmak en doğrusu.
- Deprem çantasında neler olmalı? Deprem çantası hazırlayalım
Deprem... Türkiye için bir doğa olayından çok fazlası. Hem yaşanmışlık, hem yaşanacak olan. Türkiye ne yazık ki bir deprem ülkesi ve 25 yılda ikisi diğerlerine kıyasla çok daha yıkıcı olan pek çok deprem süreci yaşadık. En sonuncusu 6 şubat 2023 yılında Kahramanmaraş Merkezli gerçekleşen ve artçılarının halen devam ettiği depremler oldu. Türkiyeli neredeyse herkes, bu depremlerde bir yakınını kaybetti. Türkiye'nin önemli bir bölümü bu bu depremleri yaşadı. Türkiye bir deprem ülkesi ama maalesef bu depremlere hazırlıklı bir ülke değil. Depremden nasıl kurtulabiliriz? Bilimsel planlamalara uyarak ve deprem dirençli kentler inşaa ederek. Peki bu yetebilir mi? Hayır. Çünkü deprem dirençli kentler inşa ettiğinizde insanların bu kentlerde konut sahip olması ya da bu yerlerdeki konutları kiralayabilmeleri gerekir. Yani önce dayanıklı erişilebilir yapılar insanları ancak depremden koruyabilir. Depreme ilişkin bir diğer hazırlık ise, ne yazık ki daha en baştan binaların yıkılabileceğini, kullanılamayacağını kabul eden bir hazırlık biçimi. Depremde binalar yıkılır ve göçük altında kalırsak yaşamsal faaliyetlerimizi sürdürebilemek ve göçük dışındakilerle iletişim kurabilmek için ya da göçükten kurtulursak yardımlar gelene kadar, temel gıda ve hijyen oanaklarına ulaşana kadar yardımcı olması için hazırlanan deprem çantası. Fakat, büyük yıkımlarda arama kurtarma ekipleri ya da yardım edecek durumda olan depremzedeler varsa ne mutlu. Yine de, ne olursa olsun, deprem durumunda en hazırlıklı şekilde bulunmak gerekiyor. Çanta herhangi bir çanta olabilir. Hayat kurtaracak olan ise içindekiler. Peki bir deprem çantasında neler olmalı? 1- Battaniye Türkiye'nin geniş kesimleri yaz aylarında bile geceleri oldukça soğuk olabiliyor. Deprem sırasında gerek göçük altında kalmış olun gerekse depremden kurtulmuş battaniye ısınma ihtiyacınızı karşılamak için çok önemli. 2- Su Deprem gibi olağan üstü durumlarda en önemli gıdalardan birisi su oluyor. Uzun süre susuz kalmanın suya ulaşıldığında dahi telafii edilemeyecek sonuçları olabiliyor. Uzun susuzluk dönemleri özellikle böbreklerde büyük hasarlar bırakabiliyor. Bu nedenle yanınızda her daim su bulundurmak oldukça önemli. En az bu kadar önemli olan başka bir şey ise, olur da aksi bir durum yaşanırsa elinizde bulunan suyu idareli bir şekilde kullanmak olacaktır. 3- El Feneri Deprem anı, yaşandığı bölgedeki çoğu enerji hattına büyük zarar verir. Bu nedenle deprem bölgelerinde belirli bir süre elektrik sağlanmayabilir. Ya da binanız yıkıldıysa eğer ve siz göçük altında kaldıysanız elektrik kullanma şansınız olmayabilir. Bu zamanlardaa karanlıkta kalmak, çevrenizi kontrol etmek, dışarıyla geceleri işaret göndermek için el feneri oldukça yararlı bir araçtır. 4- Radyo Deprem yeryüzündeki pek çok şeyi büyük bir ölçüde etkileyen bir doğa olayıdır. Telefon ve şebeke hatları da bu doğa olayından yoğun bir şekilde etkilenir. Baz istaysonlarının yıkımı telefon aracılığıyla iletişim kurma olanağını en aza indiririr. Buna karşın radyo frenkansları için vericiler olağanüstü koşullarda daha fazla kullanılabilir. Radyo bu yüzden, dışarıyla haberleşmek için oldukça önemli bir araçtır. Fakat bu noktada dikkat edilmesi gereken bir durum var o da deprem çantanızda yeterince pil olması gerektiğidir. Pillerin tükenmesi durumunda radyonuz çalışmayı keseck ve dış dünya ile iletişim kopacaktır. Bu noktada önemli olan bir diğer durum ise, pillerin zamanla akan bir yapısı olduğudur. Bu nedenle çantanıza koyduğunuz pilleri belirli aralıklarda kontrol etmek hatta yenileriyle değiştirmekte fayda olabilir. 5- Düdük Deprem anında dışarıdakilerle iletişim kurmaya çalışmak, dışarıya bağırmak sanıldığı kadar kolay değildir. O durumdan kurtulma düşünccesi ile çok yüksek sesle bağırabilir ve hemen sesinizi kısabilirsiniz. Ayrıca, sağlık durumunuz, yaşabileceğiniz olası yaralanmalar vücudunuzda yorgunluğa neden olabilir. Bu nedenle vücudunuzu daha da yoracak şeyler sizi kötü etkileyebilir. Böylesi durumlarda, dışarıyla en az eforla en yüksek şekilde iletişim kurmanın en etkili yolu bir düdüktür. Mutlaka çantanızda olmalı. 6- Bozulmayacak kuru gıdalar Depremin ne zaman olduğunu bilemezsiniz. Bu nedenle deprem çantanıza en olabilecek şekilde bozulmamasından emin olduğunuz gıdalar koymanız önemlidir. Bu hem çantayı hazırladığınız tarihten olası bir depremin yaşanacağı tarihe kadar geçen süre de hem de deprem yaşandıktan sonra sıcak ve günlük gıda tüketim imkanını sağlayacağınız ana kadar geçen sürede bozulmamış besine ulaşmanız açısından oldukça önemlidir. 7- İlk yardım seti Özellikle büyük depremler büyük kayıplara neden olabiliyor. Hayatını kaybeden vatandaşların yanı sıra pek çok şekilde yaralanma yaşayanlar oluyor. En ufak yaralanma bile gereği gibi ilgilenilmediğinde ise enfeksiyon riskini beraberinde getiriyor. Böyle anlarda, ülkenin pek çok yerinden gönüllü doktorlar ve sağlık çalışanları deprem bölgesine adeta akın ediyorlar. Ayrıca, eczacılar da bu bölgelerde gönüllü olarak çalışıyor. Ancak, onların tüm çabalarına rağmen olağan üstü durmlarda çok basit tıbbi araç gereçlere, hijyen maddelerine erişim zor olabiliyor. Bu yüzden çantanızda ilk yardım seti bulundurmak oldukça önemlidir. 8- Çöp poşeti, ıslak mendil ve bant Çöp poşeti oldukça kullanışlı bir naylon haline gelebilir. Bir çöp poşetinin hem barınma hem de hijyen konusunda önemli olduğunu dile getirmekte fayda bulunuyor. Depren anında, evler kullanılmadığı için tuvalet ihtiyacını gidermek oldukça problem haline geliyor. Bu ihtiyacını karşılayan insanlar ise suya erişemediği için dışkılarını temizlemekte güçlük yaşabiliyor. Böylesi bir durumda, bu dışkıların temizlemnemesi toplum sağlığını olumsuz yönde etkileyecek çeşitli hastalıkların ortaya çıkmasına olanak tanıyor. Çöp poşeti ise, hem doğrudan kendisisine dışkılama hem de dışkılamadan sonra dışkının dış dünyayla ilişkisinin kesilmesi için önemli bir araç haline geliyor. Çöp poşetinin barınma için imkanına gelince, bu poşetlerin özellikle büyük boy ve kalın olanları insanların su geçirmez malzeme ihtiyacı için önemli oluyor. Havalar sıcak olsa dahi yağış altında kalmak, insanlarda çok ciddi hastalıklara neden olabiliyor. Böylesi koşullarda yağmurdan sakınmayı olanaklı kılacak alanlar yaratmak için oldukça kullanışlı bir malzeme haline geliyor. 9- Enerji kaynağı Bu olmazsa olmaz bir ihtiyaç olmasa da, olduğunda bazı şeyler için büyük kolaylık sağlayacak bir cihaz. Artık hayatımızda çoğu iletişim aracımız ileri derecede elektronik ve hızlı sarjları tükeniyor. Özellikle, deprem gibi bir durumda mobil ağların çökmesi ya da zayıflaması telefonunuz sürekli olarak şebeke aramasına neden olacak ve sarjının çok daha hızlı tüketilmesini sağlayacaktır. Bu gibi durumlarda haberleşme ihtiyacının sağlanması çok önemlidir. Eğer göçük altındaysanız, telefonunuz yardımıyla güne ve saate bakabilirsiniz. Doğru zamanda dışarıyla temas kurmaya çalışabilirsiniz. Bu temas illaki sosyal medya platformaları aracılığıyla olmayabilir. Telefonunuzla dışarıya ses vererek sizi bulmalarını kolaylaştırabilirsiniz. Ama bir heyecanla bunları yapmak yerine, sistematik aralıklarla ve belirli sürelerde yapmak faydalı olabilir. 10- Kıyafet Deprem gibi bir anda kıyafet birincil öncelik gibi durmayabilir. Nitekim öyle. Ancak, çantanızda bir kaç parça yedek kıyafet olması önemli olabilir. Yağmur altında kalıp ıslanıldığında değiştirilebilir sizi bu sayede hasta olmaktan kurtarabilir. 11- Hijyen pedleri Kadın sağlığı için olmazsa olmaz olan pedlere deprem bölgelerinde ulaşmak çeşitli nedenlerle güç olabiliyor. Erkek egemen bir toplumda gönderilecek yardımlar arasında sayılırken akıllara bile gelmiyor. Akıllara gelince de, pedler sanki müstehcen bir şeymiş gibi algılanıp yardım çantasnıdan çıkarılabiliyor. Özellikle kadın dayanışma ağları tarafından hem hatırltılan hem de yardımı örgütelenen bu pedlere ulaşmak deprem gibi olağanüstü durumlarda ne yazık ki güç olabiliyor. Bu nedenle deprem çantanıza hijyen pedi koymakta fayda olur. 12- Kişisel bilgiler, iletişim numaraları Deprem anında kişisel bilgileri ya da yakınlarınızın iletişim numaralarını hatırlamak mümkün olmayabilir. Bu hem hafıza kaybı gibi nedenlerden hem de bu bilgilerin kayıtlı olduğu cihazlara erişimin olmayışından kaynaklanabilir. Özellikle yeni nesil ezbere telefon numarası bilmemektedir. Adres bilmemektedir. Böylesi durumlarda iletişim kurabilmek için bu bilgilerin bir yere kaydetmek faydalı olacaktır. Deprem çantasında olması gerekenler böyle sıralanabilir. Siz bu yazılanlanra kendi ihtiyacınıza göre eklemeler yapabilirsiniz. Umarız kimse böylesi bir durumla yeniden yüzleşmek zorunda kalmaz ancak her an hazırlıklı olmakda fayda var.
- Bikininin adı nereden gelir? Deniz modasında bomba etkisi
Yaz ayları geldiğinde hayatımızda deniz modası da belirleyici olmaya başlar. Hatta deniz modası sadece hayatımızı değil bedenimizi, yeme alışkanlıklarımızı da etkiler. Öyle ki, mayolarımıza uyabilmek, mayoların içinde yakışıkılı/güzel görünmek için diyetler yapmaya, spora gitmeye başlarız. Her şey, taş çatlasa 10 gün sürecek tatilimizde şık görünmek ve bir nebze de olsa kendimizi iyi hissetmek. Tabii ki, o 10 günde çekilen videoları bütün bir yıla yayarak sosyal medyada paylaşmak için bu kısa zamanda nasıl göründüğümüz de önemlidir. İşte bu aylarda bikini de en önemili modalardan birisidir. Peki, bikininin adının nereden gelir hiç düşündünüz mü? Bikini, mayonun bir türüdür. Mayo'dan önce de denize girerken giyilen kıyafetler vardır. Mayonun 100 yılı aşkın tarihi, özellikle denize girerken bir bedende nelerin kapatılması gerektiği tartışmasına göre şekil alır. Ama bazen de, mayo bu tartışmaların yönünü belirler. Bir bedenin neresinin kapatılması gerektiğine ilişkin tartışma toplumsal bir tartışmadır. Hangi yerlerde vücudumuzun ne kadar açık olabileceği, toplumdaki kurallarla belirlenir. Hatta bunun uç düzeyini yasal kurallar belirler. Bomba gibi bir etki: Bikini Bikini, 1947 yılında Fransız modacı Louis Reard tarafından tasarlandı. Bikini ilk tasarlandığında daha önceki yıllara kıyasla daha cesur bir giysiydi. Bugün her ne kadar normalleşmiş olsa da, deniz giysisinin ikiye ayrılması ve kadınların vücudunda görünen kısmının artması o yıllarda büyük bir etki yaratmıştı. Yaratılacak bu etkinin adeta bir bomba etkisi olacağını öngören tasarımcısı ise tam da bu yüzden bu yeni deniz kıyafetine "Bİkini" adını vermişti. Çünkü bikini, ABD'nin nükleer bomba denemelerini yaptığı adalardan birisinin adıydı. İlerleyen yıllarda, mikro bikini, tanga bikini gibi modellerle daha da cesur bir kıyafet olan bikini, bomba etkisini ilerleyen yıllarda da sürdürdü. İşte bikininin adı bu bomba etkisinden gelir. Bikini adasında nükleer bomba denemeleri Bugün bikini adasında yaşamak mümkün değildir. Sebebi ise adada yapılan nükleer denemelerdir. ABD ordusu "Baker" isimli nükleer bomba denemelerini Marshall Adaları'nda gerçekleştirdi. Bu bombalar, Marshall Adalarındaki, Bikini Adası'nı ve Enewetak Mercanları'nı hedef almıştı. 25 Temmuz 1946 yılında yapılan bu denemeler iki noktayı da yaşanmaz hale getirdi. Bu denemeler, ikinci dünya savaşının ardından gerçekleşti. Hedef noktalar zorla boşalttırıldıktan sonra, gerçeğe uygun bir şekilde filolar üzerine bombalar atıldı ve hedefteki tahribatlar gözlendi. Aynı zamanda, bu adalarda ilerleyen yıllarda hidrojen bombası da denendi. Bugün bikini dendiğinde aklımıza genelde yaz ayları, deniz, kum ve güneş gelir. Bikini adası ve onun akıbeti artık bilinmemektedir. Artık bikini kelimesi bir adayı değil, bikini takımı, bikini modelleri gibi kıyafetleri akıllara getirir. Tasarımcının öngörüsü, kıyafetin adının adanın adının önüne geçmesiyle sonuçlanmıştır.
- İkisi de garibanın dostu ama hangisi daha sağlıklı? Makarna mı pilav mı?
Ülkemizde makarnanın sürekli olarak "öğrencilik yemeği" olarak değerlendirilme eğilimi vardır. Gerçekten de makarna pek çok yemeğe kıyasla ucuzdur. Makarna nasıl yapılır? sorusu, bir üniversite öğrencisinin vizeler nedir? finaller ne demek? sorusundan önce sorulan sorudur. Fakat ülkemizde başka bir yaygın yemek ise pilavdır. Dolayısıyla akıllardaki soru hangisinin daha sağlıklı olduğudur. Makarna Türkiye'de nasıl yaygınlaştı? Makarna'nın Türkiye'de yaygınlaşmaya başlaması pirinçin pahalılaşmasıyla mümkün olmuştur. İlk zamanlarda pilav bir milli yemek olarak görüldüğü için öğle ve akşam yemeklerinin sonunda pilav yenirmiş. Makarna ise Ramazan ayında sahur yemeği olarak tercih edilirmiş. Pirincin zamanla pahalılaştıkça makarna Türkiye'de de yaygınlık kazanmaya başlamış. Zamanla pilav milli yemek olma vasfını korusa da makarna da yerli mal olmuş. Pek çok makarna fabrikası kurulmuştur. Pilav mı makarna mı? Hangisini yemek daha sağlıklı? Pilav ve makarnanın Türkiye'de yaygınlaşmasının ardından hangisinin daha sağlıklı olduğu sorusu akıllara geliyor. Tabii ki böyle bir kıyaslama yaparken, pilava ve makarnaya yapılırken içine katılan yağlar, salça miktarı ve soslar bu kıyaslamada dışarıda tutulacak. Makarna ve pilavın hazımı nasıldır? Akşam yemeklerinin en büyük sorunu hazım konusunda kendini gösterir. Hazımsızlık problemi yaşayanlar için her yemek çekilmez olabilir. Pilavın pirinci ile makarnanın hamuru arasında büyük bir fark yoktur. İkisinin içinde bulunan azotlu, yağlı ve şekerli maddeler benzer oranda kana karışır. Bu nedenle aralarında büyük bir fark olduğunu söylemek zordur. Makarna ve pilavdaki vitamin oranları nasıldır? Vitamin yönünden makarna ve pilav arasında bir kıyaslama yapıldığında, pilavın makarna karşısında vitamin yönünden avantajlı olduğunun altı çizilmelidir. İşlenmemiş esmer pirinçte bol miktarda B1 vitamini bulunur. İşlenen pirinçte B1 vitamini azalır. Dolu ve kapalı bir pencerede pişirilen pilavda ise B1 vitamini aç çok kalır. Türkiye'de tencere kapağını kapatarak pişirme alışkanlığı olduğundan bu vitamin bakımından pilavın kendisini korumasını sağlar. Makarna, pirince kıyasla oldukça fazla işlemden geçmesi nedeniyle vitamin bakımından oldukça zayıftır. Zeka ve güzellik için pilav yiyin Makarna ve pilav arasında yapılan bir diger kıyaslama ise madenler bakımından hangi besinin daha zengin olduğudur. Bu konuda da pilav makarna karşısında üstünlüğünü açıkca ortaya koyar. İnsan için gerekli sayılan 12 madenin hepsi pilavda bulunurken makarnada ise bu madenlerden 9'u bulunmaktadır. Zekaya ve güzelliğe faydası olduğu bilinen iyot, pilavda makarnadan çok daha fazla bulunur. Magnezyum bakımından da makarnanın pilavın oldukça geride kaldığı bilinmektedir. Ancak, fosfor ve kireç konusunda makarna pilavdan yaklaşık bir buçuk kat daha fazla maden barındırır. Pilav mı makarna mı daha doyurucu? Evlerimizin vazgeçilmez, öğrencilerin dostu iki yiyececek olan makarna ve pilav arasından hangisinin daha doyurucu olduğu önemli bir soru olarak kendini gösterir. Pirincin doyuruculuğu onun esmer mi yoksa beyaz mı olduğuna göre farklılık göstermektedir. Şeker olarak depolonacak maddeler bakımından pirincin iki türü de makarnadan üstündür ve günün sonunda pirinç makarnadan daha fazla kalori vermektedir. Aralarındaki fark yok denecek kadar az Her ne kadar yapılan kıyaslamalar arasında pilav öne çıksada buradaki farkların yok denecek kadar az olduğunun altı çizilmelidir. Yani hangisini yemek tamamen sizin zevkinize kalmıştır. O halde makarna ve pilav nasıl yapılır ona bakalım. Makarna nasıl yapılır? Makarna yapması en kolay yemeklerden birisidir. Ancak onu nasıl soslayacağınız dilğeinize ve damak zevkinize göre değişir. 4 kişilik bir aileyi doyuracak makarna yaparken ihtiyacımız olan malzemeler, 1 paket makarna, 5 bardak su, 1 tatlı kaşığı tuz ve sıvı yağ. Makarna yaparken ilk olarak, 5 su bardağı (yaklaşık 1 litre) su kaynatılır. Su kaynadıktan sonra, 1 tatlı kaşığı tuz ve 1 tatlı kaşığı sıvı yağ kaynayan suyun içine atılır ve iyice karıştırılır. Yeterince karıştırdıktan sonra, tuz ve yağ suyla iyice karışınca 1 paket makarna tencereye dökülür. Her makarna markasının kalınlığı oldukça farklıdır. Siz de kullandığınız makarnanın kalınlığına göre tencereye dökülen makarna 10 ila 15 dakika arasında kaynatılır. Kaynayan makarna iyice yumuşadığı zaman, makarnanın suyu süzülür. Süzülen makarnayı bir köşede bekletin. Başka bir tavada yaklaşık 2 yemek kaşığı sıvı yağı ısıtın. Süzdüğünüz makarnayı tekrar tencereye alın. Isıttıktan sonra ısınan yağı makarnanın içine dökün. Makarnayı belirli aralıklarla karıştırıp pişirin. Makarna yapmanın püf noktaları nelerdir? Yaptığınız makarnanın güzel olmasını isterseniz belirli noktalara dikkat etmek gerekiyor. Makarna yaparken makarna suyu iyice kaynamadan tuz eklenmemelidir. Eğer makarnanıza sos yapmak istiyorsanız, makarnanınızı soğuk sudan geçirmemeye dikkat edin. Soğuk su makarnanı sosu tutmasının önüne geçer ve tadını da azaltır. Makarnanın lezzetini arttıracak bir diğer püf noktası ise, makarnanın haşlandığı suyu sos yapımında da kullanmaktadır. Pirinç pilavı nasıl yapılır? Pirinz pilavı yapmak için gereken malzemeler, 2 su bardağı pirinç, 2,5 su bardağı sıcak su, 3 yemek kaşığı tereyağı, 1 yemek kaşığı sıvı yağ ve tuzdur. Öncelikle pilav bol su ile güzelce yıkanır. Yıkama işleminden sonra ayrı bir kaba alınan pirinçlerin üzeri, üstünü biraz geçecek kadar ılık suyla doldurulur. Pilav ve üzerine geçen ılık suya biraz tuz eklenir ve 15 ila 20 dakika arasında beklenilir. Ardından, pirinçler yıkanmaya başlanır. Yıkama işlemi nişasta bitene kadar sürer. Pirinçlerde nişastanın bitmesi tamamen berrak bir su akana kadar yıkanması demektir. Pirinci yıkamak pilavın en önemli ve en temel aşamasıdır. Bu aşama hallolduktan sonra tereyağlar tencerede eritilir. Erimiş tereyağının bulunduğu tencereye süzülmüş pirinç eklenir ve yaklaşık 5 dakika kavrulur. Prinçin doğru oranda kavrulduğunu pirinçlerin tane tane dökülmesinden anlayabilirsiniz. Prinçleri kavurduktan sonraki aşama, sıcak suyun tencereye eklenmesidir. Suyu ekledikten sonra tuzunuzu ekleyin. Pilavınızın olması için tencerenin kapağını kapatarak yüksek ateşte pişirmeye başlayın. Pilavın suyu çektiği zaman yeterince piştiğini anlayabilirsiniz. Pilavın üzerinde nokta şeklinde deliklerin oluşması ocaktaki ateşin seviyesini kısmanız gerektiği anlamına gelir. Bu noktada, yüksek ateşten kısık ateşe geçilmelidir. Pilav piştikten sonra ocaktan alınır ve üzerine havlu peçete serilir. Bu haliyle tencerenin kapağı tekrar kapatılır ve pilav dinlemeye alınır. Yaklaşık 15 dakika dinlendiğiniz pilav servise hazır hale gelecektir. Pilav yapmanın püf noktaları nelerdir? Tarif edilen aşamalara dikkat edildiğinde pilav yapılır. Ancak, pilavı yapmak kadar lezzetli yapmak da önemlidir. Pilavın lezzetini ve tadını arttırmak için ise bir kaç püf noktası bulunuyor. Pirinç pilacınızın tane tane olmasını istiyorsanız, baldo pirinç ya da pilavlık pirinç kullanmaya dikkat etmeniz gerekir. Ayrıca, pirincin kavrulma süresine özel önem gösterilmelidir. En temel aşamalardan birisi ise daha ilk baştaki aşamadır. Yani pirinci nasıl yıkacyacağınız çok önemlidir, eğer yeteri ölçüde yıkanmazsa pilavınız yeterince güzel olmayacaktır.
- Küpe çiçeği evinize Ege havası katsın... Küpe çiçeğine bakmanın püf noktaları, ipuçları, dikkat edilmesi gerekenler
Ege'nin maviyle keşisen beyaz duvarlarının olmazsa olmazıdır rengarenk çicekleri. Kırmızı, mor, sarı, turuncu ve yeşil tonları, sabah ve akşam yürüyüşlerine renk katar. Orda olduğunu görmeseniz de kokusunu duymak bile insanı mutlu eder. Ama eğer o günlere yalnızca yıllık izin günlerinizde ulaşabiliyorsanız, geri döndükten sonra da o günlerin özlemiyle kavruluyorsanız geri döndüğünüz şehre alışmak biraz zor oluyor. Ama size o günleri görüntüsüyle hatırlatacak bir çiçek olabilir: Küpe çiçeği. Küpe çiceği evinize ege havası katacak ama tabii ki küpe çiçeğine de bakmanın püf noktaları, ipuçları ve dikkat edilmesi gerekenleri var. Küpe çiçeğine nasıl bakılır sorusunun cevabı bu yazıda. Küpe çiçeğinin yüzlerce çeşiti bulunuyor. Yetiştirecek olan insanaların istek ve zevklerine göre seçeceği saksılarda yetiştirebileceği bu çiceğe, askılı saksıların çok yakıştığını söylemek gerekiyor. Ama tabii ki asıl karar, yetiştiricisinin zevkine ve olanağına kalmış. Evinize yakışacak en doğal süslerden birisi olacak bu çiceği evinize uygun olan yere göre yetiştirebilirsiniz. Küpe çiçeği uygun şartlar altında yetiştirildiği zaman, koyu yeşil ve nazik yapraklara sahip olur. Bu yaprakları ise çeşitli renk ve biçimlerde elmas bir küpeyi andıran çicekler süsler. Bu çiçekler bulunduğu ortama ve bölgeye göre iki aya kadar kendini sergilerler. Cinsleri ve boyları Erguvan ve Cupid kırmızısı, koyu erguvan ve Lord Byron kırmızısı ve donuk pembe Danimarka gülü renginde olan cinsleri kısa boylu ve küçük çiceklidir. Çiceğin uzun boylu ve çok dallı cinsleri de bulunur. Bu çiceklerin uzun boylu ve çok dallı cinsleri duvarlarda, parmaklıklara sarılabilirler. Bu nedenle oldukça güzel bir görüntüyü yaratırlar. Kırmızı çicekli Lucky Strike, sarı Sunset, koyu pembe katmerli Du Barry küpe çiceğinin cinsleridir. Bunlar dışında ise iki cins daha bulunuyor. Bunlar hem daha kuvvetli hem de oldukça fazla uzayan cinsler olarak karşımıza çıkıyor. Eğer yüksek bahçeniz ya da bir çiçek tarafından sarılmasını istediğiniz bir binanız varsa bu cinsler kendini göstermektedir. Mercan Kırmızısı ve California Portakalı Kırmızısı küpe çicekleri bu özellikleriyle diğer türlerden ayrılır. Küpe çiçeğinin sıralanan bu iki cinsinin boyu 2,5 metreyi bulabilir ve yaklaşık 2 metrelik bir alana yayılabilir. Küpe çiçekleri aşı kabul etmez Küpe çiçeklerinin güllerden en büyük farklarından birisi aşı kabul etmiyor oluşlarıdır, küpe çicekleri yalnızca kendi dalında yetişen çiceklerdir. Küpe çicekleri bakımı Küpe çiçcekleri bol gıda isterler. Bu nedenle, nisan ayından temmuz ayının ortalarına kadar her üç haftada kimyevi gübre ya da hayvan gübresi verilmesi iyi olacaktır. Küpe çicekleri, özellikle balık gübresine karşı oldukça isteklidirler. Kış aylarında küpe çiceklerinin fidanları adeta istiharat halindedirler. Bu nedenle bu dönemde fazlaca su ihtiyaçları bulunmamaktadır. Ancak, büyüme ve çiçek verme zamanında bunun tam tersi olarak oldukça fazla suya ihtiyaç duyarlar. Daha yaşlı olan eski fidanlar, dinlenme döneminde budanmalıdır. Eski ve zayıf dallar bu dönemde kesilir. Ne yazık ki küpe çiceğinde eski dallar hiç bir şekilde çicek vermezler. Çiçekler daima yeni dallar da açar. Yeni dikilen küpe çicekleri için en iyi harç Yeni dikilen küpe çicekleri asit reaksiyonlu zengin toprağı severler. İster bahçeye dikilsin isterse saksıya küpe çicekleri için olabilecek en iyi harç şunlardan oluşur: Bir miktarda çok eski gübre, bir miktar yaprak çürüğü, bir miktar bahçe toprağı, bir miktar ise dere kumu. Çelikleme yaptıktan sonra yeni yetişen genç fidanlar ise hemen gübreli harca dikilmemelidir.
- Osmanlı'da askeri isyanlar hangileri? Kaç isyana karıştılar
Osmanlı Tarihi'nin en önemli askeri birimi Yeniçeri'ler askeri başarıları kadar İstanbul'daki etkileri ile bilinmektedir. Yeniçeriler zamanla saray siyasetinde dahi belirleyici bir etkiye sahip olacaktır. Ancak, Osmanlı'da saray siyasetini belirleyen askeri birlikler yalnızca yeniçeri ocağı olmadı. Yeniçerilerin yanı sıra sipahiler de zaman zaman başkaldırdı. Osmanlı ordusunun modernleşme çabaları başlayana kadar, Osmanlı devletindeki askeri birliklerin hangi isyanlara karıştığını biliyor musunuz? Osmanlı'da askeri isyanlar hangileri? İşte o olaylar: 1446 - Padişah Değişimi 1446 yılında Edirne Buçuktepe'de eylem yapan Yeniçeriler sonraki yıllarda İstanbul Fatihi olacak olan II. Mehmed'i tahtan indirerek Manisa'ya gönderdi. II. Mehmed'in yerine tekrar II. Murad'ı tahta oturtan Yeniçeriler'in 1826 yılında kapatılmasına kadar geçecek olan süreçteki isyan girişimleri de bu olayla başlamış oldu. 4 Mayıs 1481 - Mehmed Paşa'nın katli Fatih Sultan Mehmed'in ölümünü gizleyen ve bu sayede Cem Sultan'ı tahta geçirmeye çalışan Vezirazam Karamani Mehmed Paşa amacını ulaşamayacağı gibi hayatı da hazin bir şekilde sonlanacaktı. Yeniçeriler tarafından öldürülen Paşa'nın başı bir mızrak ucunda İstanbul sokaklarında dolaştırıldı. 24 Nisan 1512- Bayezid'i tahtan çekmek II. Bayezid ile şehzadeleri arasında başlayan taht mücadelesinde Yeniçeri'nin desteği I. Selim'den yana oldu. Yeniçerilerin desteği, II. Bayezid'in tahtan çekilmeye zorlanmasını ve I. Selim'in padişah yapılması faaliyetlerini de kapsıyordu. 2 Nisan 1589 - Beylerbeyi ve Defterdar'ın idamı Divan-ı Hümayun düşük ayarlı ulufe akçesi gerekçe göstererek baskına uğradı. Sipahiler tarafından yapılan bu baskın, III. Murad'ın emriyle Beylerbeyi Mehmed Paşa'nın ve Defterdar Mahmud Efendi'nin idam edilmesiyle sonuçlandı. 1 Nisan 1600 - Rüşvete müdahale Sipahiler'in eylem nedeni düşük ayarlı akçelerdi. Eylemin hıncı sarayın rüşvet ağına yöneldi. Sarayın rüşvet işlerini çevirdiği iddia edilen Yahudi kadın Ester Kira parçalandı. Kadının oğulları ise idam edildi. 6 Ocak 1603 - Sipahiler, Saray'a yürüyor. Celali olaylarını gerekçe gösteren sipahiler saraya yürüdü. III. Mehmed'i ayak divanını toplamak zorunda bırakan sipahiler, Kapı Ağası Gazanfer ile Darüssade Ağası Osman'ı idam ettirdi. 6 Şubat 1603 - Yeniçeriler ve Sipahiler arasında savaş! Osmanlı'da yaşanan sadrazam değişimi, iki önemli askeri birliği karşı karşıya getirdi. Piyade yeniçeriler ve sipahiler arasında yaşanan anlaşmazlık İstanbul sokaklarında savaşa dönüştü. Bu savaş üç gün boyunca devam etti. 18 Mayıs 1622 - Genç Osman'ın ölümü Genç Osman olarak bilinen II. Osman'ın ölümüyle sonuçlanacak olan Osmanlı'nın en büyük askeri ayaklanması başladı. I. Mustafa'nın ikinci kez tahta oturtulduğu ayaklanma'da II. Osman'ın yanı sıra vezirler ve ağalar da öldürüldü. 7 Şubat 1632 - Hafız Paşa parçalandı Kapıkulu Ortaları Topkapı Sarayı'na yürüdü. IV. Murad'ı tehdit eden askerler Hafız Paşa'yı ise parçaladılar. 2 Mart 1632 - Kapıkulu isyanı sürüyor Bir ay sonra tekrar Saray'a yürüyen kapıkulu askerleri IV. Murad'ın ayak divanını toplamasına neden oldu. Yeniçeri ağasının ve defterdarın evleri yağmalandı. 8 Ağustos 1648 - Padişah İbrahim'in hazin sonu Ocak ağaları ve ulemanın arasındaki anlaşmanın sonucunda Sultan İbrahim tahtan indirildi. Onun yerine 7 yaşındaki IV. Mehmed'in tahta oturtulmasının ardından, 10 gün sonra Sultan İbrahim boğduruldu. 13 Haziran 1651 - Yağma günleri Ulufelerinin ödemesi gecikince sipahiler tekrar ayaklandı. Kendi ağalarını taşlayıp isyanı başlatan sipahiler İstanbul sokaklarında günler süren eylemler, öldürmeler ve yağmalarda bulundu. Henüz çocuk yaştaki Padişah IV. Mehmed ayak divanı toplamak zorunda kaldı. 2-10 Eylül 1651 - Kösem Sultan'ın ölümü Saray'daki Kösem Sultan hakimiyeti isyanla son buldu. İçoğlanları ve baltacılar Büyük Valide Kösem Sultan'ı boğdular. Böylelikle kapıkulu ağaları oligarşisine de son verildi. 28 Şubat 1656 - Kavak ağacında cesetler Acemioğlanları, sipahiler ve yeniçeriler ayaklandı. Ayaklanmanın ardından öldürülenlerin cesetleri ağaç dallarına baş aşağı bir şekilde asıldı. Yaşananlar Vak'a-i Vakvakiye olarak bilindi. 5 Eylül 1687 - Kapıkulu ayakta Osmanlı Ordusu batı cephesinde bozguna uğradı. Bu olayın ardından ordu İstanbul'a dönerken kapıkulları ayaklanarak IV. Mehmed'in tahtan çekilmesini istediler. Padişah tahtan çekildi. 15 Temmuz 1703 - II. Mustafa tahtan çekiliyor Cebeciler'in öncülük ettiği ayaklanmada II. Mustafa tahtan indirildi. 28 Eylül 1730 - Patrona Halil İsyanı İsyanı yöneten Patron'a Halil, Sadrazam Nevşehirli Damat İbrahim Paşa ve kimi vezirleri boğdurup cesetleri sürükledi. III. Ahmet yaşanan olayların ardından tahtan çekilirken I. Mahmud cülus etti. 25 Mayıs 1807 - Yeniliğe karşı isyan Nizam-ı Cedid yeniliği yeniçeriler tarafından hoş karşılanmadı. Kabakçı Mustafa'nın öncülüğünde başlatılan isyanın sonucunda III. Selim tahtan çekildi, IV. Mustafa cülus etti. 16 Kasım 1808 - Ordu orduya karşı Sekban-ı Cedid isminde modern bir ordu kurulmasına karşı çıkan ve Alemdar Mustafa Paşa'yı devirmek isteyen yeniçeriler ayaklandı. 28 Şubat 1821 - Kimseden korku yok! Ulufe divanı için ayaklanan yeniçeriler şiddetin her türlüsüne başvurdu. Halktaki suçsuç insanlar da bu olaylarda hayatını kaybetti. 16 Haziran 1826 - Yeniçeri ocağı için sona gelindi Yeniçeri yeni talim metodlarını kabul etmeyince bu defa halk yeniçerilere karşı direnişe çağrıldı. Boğazlar Muhafızı Hüseyin Paşa, Topçu Karacehennem İbram Ağa, Yeniodolar'ı topa tuttular. Yeniçerilerin pek çoğu öldürülürken, kaçanlar ise yakalandı. II. Mahmut yeniçerilerin kökten sonlandırılması için kesin emir verdi. Bu olaya hayırlı olay anlamına gelen "Vaka-i Hayriye" ismi verildi.
- Öksürük neden olur?
Yazıya başlamadan hemen belirtilmesi gerekir ki en ufak bir hastalıkta yapılması gereken tek şey tıp bilimine başvurmaktadır. Kış aylarında insanların en çok karşılaştığı durumlardan birisidir öksürük. Geçmeyen öksürükler karşısında hemen "öksürüğe ne iyi gelir?" sorusunu araştırmaya koyuluruz. Genel olarak öksürüğün üzerine düşmeme eğilimindeyizdir. Ya başka bir hastalığa bağlarız ya da "gıcık tuttu" gibi bahanelere sığınırız. Öksürğümüz kuru öksürük mü, akciğerden mi kaynaklanıyor gibi soruları hemen bilmek isteriz. Öksürük neden olur sorusuna tek bir cevap bulmak mümkün değildir çünkü öksürük pek çok nedenden kaynaklanıyor olabilir. Buna ilişkin en sağlıklı cevap ise doktorlar tarafından verilebilir. Bu yazıda öksürüğe neden olabilecek durumlar sıralanmaya çalışacaktır ancak yine de bu konuda en doğru bilginin sağlık merkezlerinde doktorlar tarafından sağlanacağının altı çizilmelidir. Öksürüğün nedenleri arasında her zaman nefes yollarında geçirdiğimiz bir hastalık yer almayabilir. Bazen öksürüğün kaynağı kalpten kaynaklanabilir. Nefes yolunda toplanan kan öksürüğe neden olabilir. Böyle durumlarda, öksürüğün kaynağının bronşit olduğunu düşünüp içeceğiniz ilaçlar hiç fayda etmeyebilir ancak, süt ve yoğurtla beslendiğiniz bir günün ardından öksürüğünüz kesilebilir. Devamlı öksürük durumunda, kalp sağlığınızı kontrel ettirmekte fayda vardır. Özellikle öksürüğe nefes darlığı eşlik ettiği zaman muhakkak bir doktora görünülmelidir. Bazen, böbrekler öksürüğe neden olabilirler. İdrar örneğinizde çıkacak albümin yüksekliği öksürüğünüzün bir nedeni olabilir. Bu durumlarda öksürüğün geçmesi, böbrek tedavisine ve diyete bağlı olacaktır. Özellikle çocuklarda şiddetli öksürüğün nedenlerinden birisi bademciklerin şiştiği zaman ortaya çıkar. Bu tip durumlarda kulak burun boğaz hekimine görünülmesi gerekilir. Öksürük söz konusu olduğunda bir diğer ihtimal ise zatüredir. Soğuk havalarda öksürükle birlikte ağır ateş, halsizlik ve göğüs ağrısı gibi belirtiler olduğunda bu ihtimal düşünülmelidir. Öksürüğün yukarıda sıralandığı gibi pek çok nedeni olabilir. Nedeni her ne olursa olsun kararı kendiniz değil doktorunuz vermelidir. Sağlıkla ilgili bir problem yaşıyorsanız bunun en uygun çözüm yolu mutlaka ve mutlaka tıp bilimine güvenmek olacaktır.
- Spor Toto tahminleri 23'ncü hafta. Dikkat edilmesi gereken maçlar
Spor Toto'da bir önceki hafta (21. hafta) tek kişi 15 bilerek neredeyse mini bir yılbaşı ikramiyesini erkenden aldı. Spor Toto'da 22. hafta ise bu yazı yazıldığı tarihte henüz sonuçlanmadı. Bunun nedeni Galatasaray - Fenerbahçe arasında oynanacakken ertelenen Süper Kupa finalinin henüz kurasının çekilmemiş olması. Yani, yeni yılın ilk zengin olma umutlarını halen bekleyenler var. Bu yazı kapsamında Spor Toto 23'ncü hafta dikkat edilmesi gereken maçlar ele alınacak. Bu hafta ise çeşitli zorlukları içinde barındıran bir hafta. Maçların teknik analizleri için Atistics TV veya Şükrü Ögütlü gibi isimlerin futbol bilgilerinden ve yaptıkları yayınlardan faydalanabilirsiniz. Bu yazıda her zamanki gibi sadece tahmin sitelerinin dikkat edin dediği maçlara yer veriliyor. 23. Haftanın Spor Toto listesi ise yayınlandı. Bu hafta Spor Toto'da Süperlig maçları tekrar dönüyor. Yazıyı fazla uzatmadan, tahmin sitelerinin riskli gördüğü karşılaşmalar, yani kupon yaparken dikkat edilmesi gereken maçlara geçelim. Spor Toto 23. hafta maçlarında tahmin sitelerinin "bu karşılaşmalara iddia oynamayın dediği" maçlar yani dikkat edilmesi gereken maçlar şöyle: 1 - Gaziantep FK - Siltaş Yapı Pendikspor 2 - Beşiktaş - Kasımpaşa 3 - Başakşehir FK - Adana Demirspor A.Ş. 4 - Galatasaray A. Ş. - Konyaspor
- Toka yapımı, tırtıllardan kurtulma yolları ve yavru kedileri beslemek... Üç faydalı bilgi
Hayatımızı kolaylaştıracak üç yeni bilgiyi bu yazıda ele almaya çalıştım. Toka yapımı, tırtıllardan kurtulma yolları ve yavru kedileri beslemek üzerine bu kısa yazı size yeni şeyler katabilir. 1 - Kullanılmış çorabı tokaya dönüştürün Hayatta bazı şeyler için eskiyken bazıları için yeni olabaliirsiniz. Siz olmasanız da eşyalarınız olabilir. Artık kullanmak istediğiniz ya da kullanılmayacak halde olan çoraplar bunun bir örneği olabilir. Kullanmak istemediğiniz, eskimiş ya da delinmiş bir çoraptan kurtulmak için aceleci davranmaya gerek olmayabilir. Çünkü bu çoraplar sizinle olan birlikteliğine bir saç tokası ya da saç bağı olarak devam edebilir. Çoraplarınızın ideal uzunlukta olan daireselliği, esnek yapısı onları böyle kullanmamıza olanak sağlar. Tek yapılması gereken ise, çoraplarınızı uygun bir yükseklikte yukarıdan aşağıya doğru kesmeniz olacaktır. Uygun uzunluk nedir peki? Siz nerede ne amaçla kullanmak isterseniz değişir. Belki eski çoraplarınızdan elde ettiğiniz bu saç bağlarını arkadaşlarınızla sosyalleşirken kullanmak istemeyebilirsiniz, ancak gündelik hayatınızda, ev içinde işlerinizi yaparken, bahçe balkon bakımıyla uğraşırken, kısa mesafeler için dışarıya çıkarken kullanabilirsiniz. 2 - Bitkilerinizi tırtıldan koruyun Şehirlerin içinde yaşayan milyonlarda hiç de az sayılmayacak kişi bahçeli bir ev hayali ile yaşıyor. @mimsyucel nicknameli X kullanıcısı ne diyordu? "Türkiye’de bahçeli bir evde oturmak için ya çok zengin ya çok fakir olmanız gerek. Aynı durum mesela at sahibi olmak için de geçerli." Komik ama bir o kadar da gerçek. Bu özlemini sona erdirenler ya da bu özlem içinde balkonunda küçük bahçecilik işleriyle uğraşanlar veya hiç böyle bir özlem duymasa da bahçecilikle uğraşanalar için tırtıl bazen büyük bir sorun haline gelebiliyor. Fakat, bahçenizdeki tırtılları bitkilerinizden uzak tutmanın basit ve de tırtıllara zarar vermeyen bir yolu var. Kenevir tohumu. Kenevir tohumlarının kokusundan tırtıllar hiç hoşlanmazlar. Bitkilerin yapraklarının arasına ya da uygun gördüğünüz yerlere bu tohumları yerleştirdiğiniz takdirde tırtıllar bitkilerinizden uzak duracaktır. Kenevir tohumunun kokuları tırtılları kaçırırken bitkinin zarar görmesinin de önüne geçilir. 3 - Küçük kedileri beslerken bunları düşünün Pek çok insanın başına gelen en tatlı anlardan birisidir. Yavru bir kedinin miyavlamasını duyduğunuzda onu beslemek istedinizin gelişi. Özellikle şehir hayatımızda kedi nüfusunun çokluğu bu durumu pek çok insanın yaşamasına neden olabilir. Peki yavru bir kedi nasıl beslenir? Bu soruyu cevaplamadan önce hemen önemli bir uyarı yapmak gerekiyor. Yavru kedi görüldüğünde akla ilk gelenlerden birisi de onları koruma içgüdüsüyle alıp güvenli bir yere götürme istediğ oluyor. Ancak, yavru kedi için yavru kedinin anne kediden ayrılmaması çok önemli. İlk bakılan anda anne kedi etrafta görülmeyebilir ancak anne kediyi hemen görmemek yavru kedinin terk edildiği anlamına gelmeyebilir. O nedenle anne kedinin gerçekten yavru kediyle bağlantısının olmadığından emin olana kadar gözlemlemeden yavru kediyi bulunduğu yerden uzaklaştırmamak çokca önemlidir. İstemeden anne kedi ve yavru kediyi birbirinden uzaklaştırabilirsiniz. Kediler söz konusu olduğunda kedinin nasıl besleneceği hangi kedi mamalarının kediye verilebileceği ilk akıllara gelen soruyu oluşturur. Bir sokak kedisi için onlara bakan bir çevre varsa bu çevrenin onu neyle beslediği oldukça önemlidir. Ve yavru kediler için de bu durum daha önemli hale gelebilir. Bir kedi görüldüğü zaman onu nasıl besleyeceğine ilişkin karar vermek isteyen birisinin ilk düşündüğü ona süt vermek olabilir. Ama dikkat akıla ilk gelen kediler için o kadar da faydalı olmayabilir. Süt özellikle sıcak havalarda kedilerin midesini bozmaktadır. Yavru bir kediye süt vermek yerine hafif şekerli bir su ve prinç lapası verilebilir. Pirinç ve az miktarda çiğ et kediler için oldukça iyidir. Ancak yavru kedi için bu az miktarda verilmelidir. Yavru kedilerde et parmak ucuna koyarak yedirilmelidir. Ayrıca ete ve pirinçe sebze karıştırmak da sağlıklı olabilir. Günde iki defa beslemek yeterli olacaktır. Öte yandan birden fazla kedi yavrusunun birlikte büyümesi hem kedilerin oyun oynaması hem de psikolojilerinin etkilenmemesi açısından önemlidir. Kediler için önemli bir besin de taze ekmek içidir. Bu besleyiciliğinden daha çok onların bağırsak sağlığı için önemli bir işlev görür. Kediler yalanırken kaçınılmaz olarak tüy de yutarlar. Bu tüylerin bağırsaktan temizlenmesini sağlayan nadir yiyeceklerden birisi taze ekmek içidir.
- İyi bir ütü yapmanın püf noktaları nelerdir?
Ütü modern yaşamda insanların hayatında belirleyici bir etkiye sahiptir. Ya yapmak dert olur, ya üstünkörü yapılır ya da tamamiyle yapmaktan vazgeçilir. Fakat öyle bir an gelirki ütülü bir kıyafete ihtiyaç duyulur. Bu anlar genellikle hayatta belli başlı önemli günlere denk gelir. Bir görüşmeye giderken, bir düğüne giderken ya da bir cenaze törenine giderken. Ütüsüz görünmek bazı insanlar olmaması gereken bir şeydir. Hem ütüye bu kadar önem veren hem de ütü yapmayı bilmeyen bir insan için ise hayat çekilmez olabilir. Özellikle günümüzde pek çok ütü markası, ütü yapmayı ne kadar kolaylaştırdığı ile övünmektedir. Ütü yapmayı kolaylaştıran pek çok cihaz olduğu iddia edilir. Ama endüstriyel bir ütü cihazına sahip değilsiniz iş yine döner dolaşır sizin becerinizde biter. Peki, iyi bir ütü yapmanın kolay bir yolu olabilir mi? İyi bir ütü yapmanın pratik kuralları olabilir mi? Bu yazı kapsamında ütü yapmaya ilişkin belirli önemli noktalar vurgulanmaya çalışılacak. İyi ütü yapmanın püf noktaları nelerdir sorusu açılmaya çalışılacak. İlk nokta ütülecek kıyafetlerin hazırlanması. Bu noktada önemli olan şey, ekonomik koşullar bu denli zorken ortaya çıkıyor. Kıyafette sökükler ve yırtıklar varsa bu kıyafetleri tamir için ayırmak gerekebilir. Sağlam kıyafetleri nemli bir şekilde bir yayarak tomar halinde birer birer bükmek gerek. Ütülenceği zaman her kıyafet parçası bir defa enine ve boyuna çekilmeli. Ve el yardımıyla mümkün olduğu kadar düzeltilmelidir. Ütülemeye geçmeden önce ütüyü temiz bir bez üzerine bastırarak sıcaklığını anlamak önemli bir nokta olabilir. Her ne kadar artık elektronik aletler olsa da, herhangi bir yanlışlığa yer vermemek için bu aşama önemlidir. Ardından ütülecek olan kıyafeti, uzunluğuna ve ütü masasının düzlüğünde ütülemeye başlanmalıdır. Bir köşeden zıt diğer köşeye çapraz olarak ütü genel olarak yapılmamalıdır. Bu ancak gerekli olduğu özel durumlarda yapılmalıdır. Örneğin ütü esnasında fazla katılaşan yerler varsa bu yerler çapraz bir şekilde ütülenerek yumuşatılmaladır. Fakat yine de, bundan önce bir kere dü bir yolla ütülenmesine dikkat edilmelidir. Eğer halen yumuşamadıysa çapraz bir şekilde ütü yapılmalıdır. Kıyafetinizi yaparken kesik kesik ve kısa hareketlerle ütü bastırılıp kaldırılmamalıdır. Kıyafetler sağdan sola ya da soldan sağa bastıra bastıra ütülenmelidir. Kalın dikişlerin ve düğmelerin izleri alt tarafa çıkmasın diye onların üzerinden geçmemeye özen gösterilmelidir. Ütü yaparken kıyafette ilk ütülenmesi gereken yerler, broderler, danteller, yakalar, kol kapakları gibi özel yer ve bölgeler olmalıdır. Ütü konusunda en önemli noktalardan biri, ütülenecek kıyafetin yumuşaklığı ve sertliğiyle alakaladır. Ütülenecek kıyafet ne kadar yumuşak olursa, ütünün yapıldığı yer de o kadar yumuşak olmalıdır. Ve son olarak, ütülünen çamaşır iyice kurumadan dolaba yerleştirilmemelidir. Fazla nem ve çamaşırların katlanma/asılma durumu çamaşırların ütüsünü bozabilir. Bunlara dikkat edildiğinde yapıllan ütünün kalitesinin arttığına şahit olacaksınız.