top of page

Search Results

"" için 49 öge bulundu

  • İkisi de garibanın dostu ama hangisi daha sağlıklı? Makarna mı pilav mı?

    Ülkemizde makarnanın sürekli olarak "öğrencilik yemeği" olarak değerlendirilme eğilimi vardır. Gerçekten de makarna pek çok yemeğe kıyasla ucuzdur. Makarna nasıl yapılır? sorusu, bir üniversite öğrencisinin vizeler nedir? finaller ne demek? sorusundan önce sorulan sorudur. Fakat ülkemizde başka bir yaygın yemek ise pilavdır. Dolayısıyla akıllardaki soru hangisinin daha sağlıklı olduğudur. Makarna Türkiye'de nasıl yaygınlaştı? Makarna'nın Türkiye'de yaygınlaşmaya başlaması pirinçin pahalılaşmasıyla mümkün olmuştur. İlk zamanlarda pilav bir milli yemek olarak görüldüğü için öğle ve akşam yemeklerinin sonunda pilav yenirmiş. Makarna ise Ramazan ayında sahur yemeği olarak tercih edilirmiş. Pirincin zamanla pahalılaştıkça makarna Türkiye'de de yaygınlık kazanmaya başlamış. Zamanla pilav milli yemek olma vasfını korusa da makarna da yerli mal olmuş. Pek çok makarna fabrikası kurulmuştur. Pilav mı makarna mı? Hangisini yemek daha sağlıklı? Pilav ve makarnanın Türkiye'de yaygınlaşmasının ardından hangisinin daha sağlıklı olduğu sorusu akıllara geliyor. Tabii ki böyle bir kıyaslama yaparken, pilava ve makarnaya yapılırken içine katılan yağlar, salça miktarı ve soslar bu kıyaslamada dışarıda tutulacak. Makarna ve pilavın hazımı nasıldır? Akşam yemeklerinin en büyük sorunu hazım konusunda kendini gösterir. Hazımsızlık problemi yaşayanlar için her yemek çekilmez olabilir. Pilavın pirinci ile makarnanın hamuru arasında büyük bir fark yoktur. İkisinin içinde bulunan azotlu, yağlı ve şekerli maddeler benzer oranda kana karışır. Bu nedenle aralarında büyük bir fark olduğunu söylemek zordur. Makarna ve pilavdaki vitamin oranları nasıldır? Vitamin yönünden makarna ve pilav arasında bir kıyaslama yapıldığında, pilavın makarna karşısında vitamin yönünden avantajlı olduğunun altı çizilmelidir. İşlenmemiş esmer pirinçte bol miktarda B1 vitamini bulunur. İşlenen pirinçte B1 vitamini azalır. Dolu ve kapalı bir pencerede pişirilen pilavda ise B1 vitamini aç çok kalır. Türkiye'de tencere kapağını kapatarak pişirme alışkanlığı olduğundan bu vitamin bakımından pilavın kendisini korumasını sağlar. Makarna, pirince kıyasla oldukça fazla işlemden geçmesi nedeniyle vitamin bakımından oldukça zayıftır. Zeka ve güzellik için pilav yiyin Makarna ve pilav arasında yapılan bir diger kıyaslama ise madenler bakımından hangi besinin daha zengin olduğudur. Bu konuda da pilav makarna karşısında üstünlüğünü açıkca ortaya koyar. İnsan için gerekli sayılan 12 madenin hepsi pilavda bulunurken makarnada ise bu madenlerden 9'u bulunmaktadır. Zekaya ve güzelliğe faydası olduğu bilinen iyot, pilavda makarnadan çok daha fazla bulunur. Magnezyum bakımından da makarnanın pilavın oldukça geride kaldığı bilinmektedir. Ancak, fosfor ve kireç konusunda makarna pilavdan yaklaşık bir buçuk kat daha fazla maden barındırır. Pilav mı makarna mı daha doyurucu? Evlerimizin vazgeçilmez, öğrencilerin dostu iki yiyececek olan makarna ve pilav arasından hangisinin daha doyurucu olduğu önemli bir soru olarak kendini gösterir. Pirincin doyuruculuğu onun esmer mi yoksa beyaz mı olduğuna göre farklılık göstermektedir. Şeker olarak depolonacak maddeler bakımından pirincin iki türü de makarnadan üstündür ve günün sonunda pirinç makarnadan daha fazla kalori vermektedir. Aralarındaki fark yok denecek kadar az Her ne kadar yapılan kıyaslamalar arasında pilav öne çıksada buradaki farkların yok denecek kadar az olduğunun altı çizilmelidir. Yani hangisini yemek tamamen sizin zevkinize kalmıştır. O halde makarna ve pilav nasıl yapılır ona bakalım. Makarna nasıl yapılır? Makarna yapması en kolay yemeklerden birisidir. Ancak onu nasıl soslayacağınız dilğeinize ve damak zevkinize göre değişir. 4 kişilik bir aileyi doyuracak makarna yaparken ihtiyacımız olan malzemeler, 1 paket makarna, 5 bardak su, 1 tatlı kaşığı tuz ve sıvı yağ. Makarna yaparken ilk olarak, 5 su bardağı (yaklaşık 1 litre) su kaynatılır. Su kaynadıktan sonra, 1 tatlı kaşığı tuz ve 1 tatlı kaşığı sıvı yağ kaynayan suyun içine atılır ve iyice karıştırılır. Yeterince karıştırdıktan sonra, tuz ve yağ suyla iyice karışınca 1 paket makarna tencereye dökülür. Her makarna markasının kalınlığı oldukça farklıdır. Siz de kullandığınız makarnanın kalınlığına göre tencereye dökülen makarna 10 ila 15 dakika arasında kaynatılır. Kaynayan makarna iyice yumuşadığı zaman, makarnanın suyu süzülür. Süzülen makarnayı bir köşede bekletin. Başka bir tavada yaklaşık 2 yemek kaşığı sıvı yağı ısıtın. Süzdüğünüz makarnayı tekrar tencereye alın. Isıttıktan sonra ısınan yağı makarnanın içine dökün. Makarnayı belirli aralıklarla karıştırıp pişirin. Makarna yapmanın püf noktaları nelerdir? Yaptığınız makarnanın güzel olmasını isterseniz belirli noktalara dikkat etmek gerekiyor. Makarna yaparken makarna suyu iyice kaynamadan tuz eklenmemelidir. Eğer makarnanıza sos yapmak istiyorsanız, makarnanınızı soğuk sudan geçirmemeye dikkat edin. Soğuk su makarnanı sosu tutmasının önüne geçer ve tadını da azaltır. Makarnanın lezzetini arttıracak bir diğer püf noktası ise, makarnanın haşlandığı suyu sos yapımında da kullanmaktadır. Pirinç pilavı nasıl yapılır? Pirinz pilavı yapmak için gereken malzemeler, 2 su bardağı pirinç, 2,5 su bardağı sıcak su, 3 yemek kaşığı tereyağı, 1 yemek kaşığı sıvı yağ ve tuzdur. Öncelikle pilav bol su ile güzelce yıkanır. Yıkama işleminden sonra ayrı bir kaba alınan pirinçlerin üzeri, üstünü biraz geçecek kadar ılık suyla doldurulur. Pilav ve üzerine geçen ılık suya biraz tuz eklenir ve 15 ila 20 dakika arasında beklenilir. Ardından, pirinçler yıkanmaya başlanır. Yıkama işlemi nişasta bitene kadar sürer. Pirinçlerde nişastanın bitmesi tamamen berrak bir su akana kadar yıkanması demektir. Pirinci yıkamak pilavın en önemli ve en temel aşamasıdır. Bu aşama hallolduktan sonra tereyağlar tencerede eritilir. Erimiş tereyağının bulunduğu tencereye süzülmüş pirinç eklenir ve yaklaşık 5 dakika kavrulur. Prinçin doğru oranda kavrulduğunu pirinçlerin tane tane dökülmesinden anlayabilirsiniz. Prinçleri kavurduktan sonraki aşama, sıcak suyun tencereye eklenmesidir. Suyu ekledikten sonra tuzunuzu ekleyin. Pilavınızın olması için tencerenin kapağını kapatarak yüksek ateşte pişirmeye başlayın. Pilavın suyu çektiği zaman yeterince piştiğini anlayabilirsiniz. Pilavın üzerinde nokta şeklinde deliklerin oluşması ocaktaki ateşin seviyesini kısmanız gerektiği anlamına gelir. Bu noktada, yüksek ateşten kısık ateşe geçilmelidir. Pilav piştikten sonra ocaktan alınır ve üzerine havlu peçete serilir. Bu haliyle tencerenin kapağı tekrar kapatılır ve pilav dinlemeye alınır. Yaklaşık 15 dakika dinlendiğiniz pilav servise hazır hale gelecektir. Pilav yapmanın püf noktaları nelerdir? Tarif edilen aşamalara dikkat edildiğinde pilav yapılır. Ancak, pilavı yapmak kadar lezzetli yapmak da önemlidir. Pilavın lezzetini ve tadını arttırmak için ise bir kaç püf noktası bulunuyor. Pirinç pilacınızın tane tane olmasını istiyorsanız, baldo pirinç ya da pilavlık pirinç kullanmaya dikkat etmeniz gerekir. Ayrıca, pirincin kavrulma süresine özel önem gösterilmelidir. En temel aşamalardan birisi ise daha ilk baştaki aşamadır. Yani pirinci nasıl yıkacyacağınız çok önemlidir, eğer yeteri ölçüde yıkanmazsa pilavınız yeterince güzel olmayacaktır.

  • Küpe çiçeği evinize Ege havası katsın... Küpe çiçeğine bakmanın püf noktaları, ipuçları, dikkat edilmesi gerekenler

    Ege'nin maviyle keşisen beyaz duvarlarının olmazsa olmazıdır rengarenk çicekleri. Kırmızı, mor, sarı, turuncu ve yeşil tonları, sabah ve akşam yürüyüşlerine renk katar. Orda olduğunu görmeseniz de kokusunu duymak bile insanı mutlu eder. Ama eğer o günlere yalnızca yıllık izin günlerinizde ulaşabiliyorsanız, geri döndükten sonra da o günlerin özlemiyle kavruluyorsanız geri döndüğünüz şehre alışmak biraz zor oluyor. Ama size o günleri görüntüsüyle hatırlatacak bir çiçek olabilir: Küpe çiçeği. Küpe çiceği evinize ege havası katacak ama tabii ki küpe çiçeğine de bakmanın püf noktaları, ipuçları ve dikkat edilmesi gerekenleri var. Küpe çiçeğine nasıl bakılır sorusunun cevabı bu yazıda. Küpe çiçeğinin yüzlerce çeşiti bulunuyor. Yetiştirecek olan insanaların istek ve zevklerine göre seçeceği saksılarda yetiştirebileceği bu çiceğe, askılı saksıların çok yakıştığını söylemek gerekiyor. Ama tabii ki asıl karar, yetiştiricisinin zevkine ve olanağına kalmış. Evinize yakışacak en doğal süslerden birisi olacak bu çiceği evinize uygun olan yere göre yetiştirebilirsiniz. Küpe çiçeği uygun şartlar altında yetiştirildiği zaman, koyu yeşil ve nazik yapraklara sahip olur. Bu yaprakları ise çeşitli renk ve biçimlerde elmas bir küpeyi andıran çicekler süsler. Bu çiçekler bulunduğu ortama ve bölgeye göre iki aya kadar kendini sergilerler. Cinsleri ve boyları Erguvan ve Cupid kırmızısı, koyu erguvan ve Lord Byron kırmızısı ve donuk pembe Danimarka gülü renginde olan cinsleri kısa boylu ve küçük çiceklidir. Çiceğin uzun boylu ve çok dallı cinsleri de bulunur. Bu çiceklerin uzun boylu ve çok dallı cinsleri duvarlarda, parmaklıklara sarılabilirler. Bu nedenle oldukça güzel bir görüntüyü yaratırlar. Kırmızı çicekli Lucky Strike, sarı Sunset, koyu pembe katmerli Du Barry küpe çiceğinin cinsleridir. Bunlar dışında ise iki cins daha bulunuyor. Bunlar hem daha kuvvetli hem de oldukça fazla uzayan cinsler olarak karşımıza çıkıyor. Eğer yüksek bahçeniz ya da bir çiçek tarafından sarılmasını istediğiniz bir binanız varsa bu cinsler kendini göstermektedir. Mercan Kırmızısı ve California Portakalı Kırmızısı küpe çicekleri bu özellikleriyle diğer türlerden ayrılır. Küpe çiçeğinin sıralanan bu iki cinsinin boyu 2,5 metreyi bulabilir ve yaklaşık 2 metrelik bir alana yayılabilir. Küpe çiçekleri aşı kabul etmez Küpe çiçeklerinin güllerden en büyük farklarından birisi aşı kabul etmiyor oluşlarıdır, küpe çicekleri yalnızca kendi dalında yetişen çiceklerdir. Küpe çicekleri bakımı Küpe çiçcekleri bol gıda isterler. Bu nedenle, nisan ayından temmuz ayının ortalarına kadar her üç haftada kimyevi gübre ya da hayvan gübresi verilmesi iyi olacaktır. Küpe çicekleri, özellikle balık gübresine karşı oldukça isteklidirler. Kış aylarında küpe çiceklerinin fidanları adeta istiharat halindedirler. Bu nedenle bu dönemde fazlaca su ihtiyaçları bulunmamaktadır. Ancak, büyüme ve çiçek verme zamanında bunun tam tersi olarak oldukça fazla suya ihtiyaç duyarlar. Daha yaşlı olan eski fidanlar, dinlenme döneminde budanmalıdır. Eski ve zayıf dallar bu dönemde kesilir. Ne yazık ki küpe çiceğinde eski dallar hiç bir şekilde çicek vermezler. Çiçekler daima yeni dallar da açar. Yeni dikilen küpe çicekleri için en iyi harç Yeni dikilen küpe çicekleri asit reaksiyonlu zengin toprağı severler. İster bahçeye dikilsin isterse saksıya küpe çicekleri için olabilecek en iyi harç şunlardan oluşur: Bir miktarda çok eski gübre, bir miktar yaprak çürüğü, bir miktar bahçe toprağı, bir miktar ise dere kumu. Çelikleme yaptıktan sonra yeni yetişen genç fidanlar ise hemen gübreli harca dikilmemelidir.

  • Osmanlı'da askeri isyanlar hangileri? Kaç isyana karıştılar

    Osmanlı Tarihi'nin en önemli askeri birimi Yeniçeri'ler askeri başarıları kadar İstanbul'daki etkileri ile bilinmektedir. Yeniçeriler zamanla saray siyasetinde dahi belirleyici bir etkiye sahip olacaktır. Ancak, Osmanlı'da saray siyasetini belirleyen askeri birlikler yalnızca yeniçeri ocağı olmadı. Yeniçerilerin yanı sıra sipahiler de zaman zaman başkaldırdı. Osmanlı ordusunun modernleşme çabaları başlayana kadar, Osmanlı devletindeki askeri birliklerin hangi isyanlara karıştığını biliyor musunuz? Osmanlı'da askeri isyanlar hangileri? İşte o olaylar: 1446 - Padişah Değişimi 1446 yılında Edirne Buçuktepe'de eylem yapan Yeniçeriler sonraki yıllarda İstanbul Fatihi olacak olan II. Mehmed'i tahtan indirerek Manisa'ya gönderdi. II. Mehmed'in yerine tekrar II. Murad'ı tahta oturtan Yeniçeriler'in 1826 yılında kapatılmasına kadar geçecek olan süreçteki isyan girişimleri de bu olayla başlamış oldu. 4 Mayıs 1481 - Mehmed Paşa'nın katli Fatih Sultan Mehmed'in ölümünü gizleyen ve bu sayede Cem Sultan'ı tahta geçirmeye çalışan Vezirazam Karamani Mehmed Paşa amacını ulaşamayacağı gibi hayatı da hazin bir şekilde sonlanacaktı. Yeniçeriler tarafından öldürülen Paşa'nın başı bir mızrak ucunda İstanbul sokaklarında dolaştırıldı. 24 Nisan 1512- Bayezid'i tahtan çekmek II. Bayezid ile şehzadeleri arasında başlayan taht mücadelesinde Yeniçeri'nin desteği I. Selim'den yana oldu. Yeniçerilerin desteği, II. Bayezid'in tahtan çekilmeye zorlanmasını ve I. Selim'in padişah yapılması faaliyetlerini de kapsıyordu. 2 Nisan 1589 - Beylerbeyi ve Defterdar'ın idamı Divan-ı Hümayun düşük ayarlı ulufe akçesi gerekçe göstererek baskına uğradı. Sipahiler tarafından yapılan bu baskın, III. Murad'ın emriyle Beylerbeyi Mehmed Paşa'nın ve Defterdar Mahmud Efendi'nin idam edilmesiyle sonuçlandı. 1 Nisan 1600 - Rüşvete müdahale Sipahiler'in eylem nedeni düşük ayarlı akçelerdi. Eylemin hıncı sarayın rüşvet ağına yöneldi. Sarayın rüşvet işlerini çevirdiği iddia edilen Yahudi kadın Ester Kira parçalandı. Kadının oğulları ise idam edildi. 6 Ocak 1603 - Sipahiler, Saray'a yürüyor. Celali olaylarını gerekçe gösteren sipahiler saraya yürüdü. III. Mehmed'i ayak divanını toplamak zorunda bırakan sipahiler, Kapı Ağası Gazanfer ile Darüssade Ağası Osman'ı idam ettirdi. 6 Şubat 1603 - Yeniçeriler ve Sipahiler arasında savaş! Osmanlı'da yaşanan sadrazam değişimi, iki önemli askeri birliği karşı karşıya getirdi. Piyade yeniçeriler ve sipahiler arasında yaşanan anlaşmazlık İstanbul sokaklarında savaşa dönüştü. Bu savaş üç gün boyunca devam etti. 18 Mayıs 1622 - Genç Osman'ın ölümü Genç Osman olarak bilinen II. Osman'ın ölümüyle sonuçlanacak olan Osmanlı'nın en büyük askeri ayaklanması başladı. I. Mustafa'nın ikinci kez tahta oturtulduğu ayaklanma'da II. Osman'ın yanı sıra vezirler ve ağalar da öldürüldü. 7 Şubat 1632 - Hafız Paşa parçalandı Kapıkulu Ortaları Topkapı Sarayı'na yürüdü. IV. Murad'ı tehdit eden askerler Hafız Paşa'yı ise parçaladılar. 2 Mart 1632 - Kapıkulu isyanı sürüyor Bir ay sonra tekrar Saray'a yürüyen kapıkulu askerleri IV. Murad'ın ayak divanını toplamasına neden oldu. Yeniçeri ağasının ve defterdarın evleri yağmalandı. 8 Ağustos 1648 - Padişah İbrahim'in hazin sonu Ocak ağaları ve ulemanın arasındaki anlaşmanın sonucunda Sultan İbrahim tahtan indirildi. Onun yerine 7 yaşındaki IV. Mehmed'in tahta oturtulmasının ardından, 10 gün sonra Sultan İbrahim boğduruldu. 13 Haziran 1651 - Yağma günleri Ulufelerinin ödemesi gecikince sipahiler tekrar ayaklandı. Kendi ağalarını taşlayıp isyanı başlatan sipahiler İstanbul sokaklarında günler süren eylemler, öldürmeler ve yağmalarda bulundu. Henüz çocuk yaştaki Padişah IV. Mehmed ayak divanı toplamak zorunda kaldı. 2-10 Eylül 1651 - Kösem Sultan'ın ölümü Saray'daki Kösem Sultan hakimiyeti isyanla son buldu. İçoğlanları ve baltacılar Büyük Valide Kösem Sultan'ı boğdular. Böylelikle kapıkulu ağaları oligarşisine de son verildi. 28 Şubat 1656 - Kavak ağacında cesetler Acemioğlanları, sipahiler ve yeniçeriler ayaklandı. Ayaklanmanın ardından öldürülenlerin cesetleri ağaç dallarına baş aşağı bir şekilde asıldı. Yaşananlar Vak'a-i Vakvakiye olarak bilindi. 5 Eylül 1687 - Kapıkulu ayakta Osmanlı Ordusu batı cephesinde bozguna uğradı. Bu olayın ardından ordu İstanbul'a dönerken kapıkulları ayaklanarak IV. Mehmed'in tahtan çekilmesini istediler. Padişah tahtan çekildi. 15 Temmuz 1703 - II. Mustafa tahtan çekiliyor Cebeciler'in öncülük ettiği ayaklanmada II. Mustafa tahtan indirildi. 28 Eylül 1730 - Patrona Halil İsyanı İsyanı yöneten Patron'a Halil, Sadrazam Nevşehirli Damat İbrahim Paşa ve kimi vezirleri boğdurup cesetleri sürükledi. III. Ahmet yaşanan olayların ardından tahtan çekilirken I. Mahmud cülus etti. 25 Mayıs 1807 - Yeniliğe karşı isyan Nizam-ı Cedid yeniliği yeniçeriler tarafından hoş karşılanmadı. Kabakçı Mustafa'nın öncülüğünde başlatılan isyanın sonucunda III. Selim tahtan çekildi, IV. Mustafa cülus etti. 16 Kasım 1808 - Ordu orduya karşı Sekban-ı Cedid isminde modern bir ordu kurulmasına karşı çıkan ve Alemdar Mustafa Paşa'yı devirmek isteyen yeniçeriler ayaklandı. 28 Şubat 1821 - Kimseden korku yok! Ulufe divanı için ayaklanan yeniçeriler şiddetin her türlüsüne başvurdu. Halktaki suçsuç insanlar da bu olaylarda hayatını kaybetti. 16 Haziran 1826 - Yeniçeri ocağı için sona gelindi Yeniçeri yeni talim metodlarını kabul etmeyince bu defa halk yeniçerilere karşı direnişe çağrıldı. Boğazlar Muhafızı Hüseyin Paşa, Topçu Karacehennem İbram Ağa, Yeniodolar'ı topa tuttular. Yeniçerilerin pek çoğu öldürülürken, kaçanlar ise yakalandı. II. Mahmut yeniçerilerin kökten sonlandırılması için kesin emir verdi. Bu olaya hayırlı olay anlamına gelen "Vaka-i Hayriye" ismi verildi.

  • Öksürük neden olur?

    Yazıya başlamadan hemen belirtilmesi gerekir ki en ufak bir hastalıkta yapılması gereken tek şey tıp bilimine başvurmaktadır. Kış aylarında insanların en çok karşılaştığı durumlardan birisidir öksürük. Geçmeyen öksürükler karşısında hemen "öksürüğe ne iyi gelir?" sorusunu araştırmaya koyuluruz. Genel olarak öksürüğün üzerine düşmeme eğilimindeyizdir. Ya başka bir hastalığa bağlarız ya da "gıcık tuttu" gibi bahanelere sığınırız. Öksürğümüz kuru öksürük mü, akciğerden mi kaynaklanıyor gibi soruları hemen bilmek isteriz. Öksürük neden olur sorusuna tek bir cevap bulmak mümkün değildir çünkü öksürük pek çok nedenden kaynaklanıyor olabilir. Buna ilişkin en sağlıklı cevap ise doktorlar tarafından verilebilir. Bu yazıda öksürüğe neden olabilecek durumlar sıralanmaya çalışacaktır ancak yine de bu konuda en doğru bilginin sağlık merkezlerinde doktorlar tarafından sağlanacağının altı çizilmelidir. Öksürüğün nedenleri arasında her zaman nefes yollarında geçirdiğimiz bir hastalık yer almayabilir. Bazen öksürüğün kaynağı kalpten kaynaklanabilir. Nefes yolunda toplanan kan öksürüğe neden olabilir. Böyle durumlarda, öksürüğün kaynağının bronşit olduğunu düşünüp içeceğiniz ilaçlar hiç fayda etmeyebilir ancak, süt ve yoğurtla beslendiğiniz bir günün ardından öksürüğünüz kesilebilir. Devamlı öksürük durumunda, kalp sağlığınızı kontrel ettirmekte fayda vardır. Özellikle öksürüğe nefes darlığı eşlik ettiği zaman muhakkak bir doktora görünülmelidir. Bazen, böbrekler öksürüğe neden olabilirler. İdrar örneğinizde çıkacak albümin yüksekliği öksürüğünüzün bir nedeni olabilir. Bu durumlarda öksürüğün geçmesi, böbrek tedavisine ve diyete bağlı olacaktır. Özellikle çocuklarda şiddetli öksürüğün nedenlerinden birisi bademciklerin şiştiği zaman ortaya çıkar. Bu tip durumlarda kulak burun boğaz hekimine görünülmesi gerekilir. Öksürük söz konusu olduğunda bir diğer ihtimal ise zatüredir. Soğuk havalarda öksürükle birlikte ağır ateş, halsizlik ve göğüs ağrısı gibi belirtiler olduğunda bu ihtimal düşünülmelidir. Öksürüğün yukarıda sıralandığı gibi pek çok nedeni olabilir. Nedeni her ne olursa olsun kararı kendiniz değil doktorunuz vermelidir. Sağlıkla ilgili bir problem yaşıyorsanız bunun en uygun çözüm yolu mutlaka ve mutlaka tıp bilimine güvenmek olacaktır.

  • Spor Toto tahminleri 23'ncü hafta. Dikkat edilmesi gereken maçlar

    Spor Toto'da bir önceki hafta (21. hafta) tek kişi 15 bilerek neredeyse mini bir yılbaşı ikramiyesini erkenden aldı. Spor Toto'da 22. hafta ise bu yazı yazıldığı tarihte henüz sonuçlanmadı. Bunun nedeni Galatasaray - Fenerbahçe arasında oynanacakken ertelenen Süper Kupa finalinin henüz kurasının çekilmemiş olması. Yani, yeni yılın ilk zengin olma umutlarını halen bekleyenler var. Bu yazı kapsamında Spor Toto 23'ncü hafta dikkat edilmesi gereken maçlar ele alınacak. Bu hafta ise çeşitli zorlukları içinde barındıran bir hafta. Maçların teknik analizleri için Atistics TV veya Şükrü Ögütlü gibi isimlerin futbol bilgilerinden ve yaptıkları yayınlardan faydalanabilirsiniz. Bu yazıda her zamanki gibi sadece tahmin sitelerinin dikkat edin dediği maçlara yer veriliyor. 23. Haftanın Spor Toto listesi ise yayınlandı. Bu hafta Spor Toto'da Süperlig maçları tekrar dönüyor. Yazıyı fazla uzatmadan, tahmin sitelerinin riskli gördüğü karşılaşmalar, yani kupon yaparken dikkat edilmesi gereken maçlara geçelim. Spor Toto 23. hafta maçlarında tahmin sitelerinin "bu karşılaşmalara iddia oynamayın dediği" maçlar yani dikkat edilmesi gereken maçlar şöyle: 1 - Gaziantep FK - Siltaş Yapı Pendikspor 2 - Beşiktaş - Kasımpaşa 3 - Başakşehir FK - Adana Demirspor A.Ş. 4 - Galatasaray A. Ş. - Konyaspor

  • Toka yapımı, tırtıllardan kurtulma yolları ve yavru kedileri beslemek... Üç faydalı bilgi

    Hayatımızı kolaylaştıracak üç yeni bilgiyi bu yazıda ele almaya çalıştım. Toka yapımı, tırtıllardan kurtulma yolları ve yavru kedileri beslemek üzerine bu kısa yazı size yeni şeyler katabilir. 1 - Kullanılmış çorabı tokaya dönüştürün Hayatta bazı şeyler için eskiyken bazıları için yeni olabaliirsiniz. Siz olmasanız da eşyalarınız olabilir. Artık kullanmak istediğiniz ya da kullanılmayacak halde olan çoraplar bunun bir örneği olabilir. Kullanmak istemediğiniz, eskimiş ya da delinmiş bir çoraptan kurtulmak için aceleci davranmaya gerek olmayabilir. Çünkü bu çoraplar sizinle olan birlikteliğine bir saç tokası ya da saç bağı olarak devam edebilir. Çoraplarınızın ideal uzunlukta olan daireselliği, esnek yapısı onları böyle kullanmamıza olanak sağlar. Tek yapılması gereken ise, çoraplarınızı uygun bir yükseklikte yukarıdan aşağıya doğru kesmeniz olacaktır. Uygun uzunluk nedir peki? Siz nerede ne amaçla kullanmak isterseniz değişir. Belki eski çoraplarınızdan elde ettiğiniz bu saç bağlarını arkadaşlarınızla sosyalleşirken kullanmak istemeyebilirsiniz, ancak gündelik hayatınızda, ev içinde işlerinizi yaparken, bahçe balkon bakımıyla uğraşırken, kısa mesafeler için dışarıya çıkarken kullanabilirsiniz. 2 - Bitkilerinizi tırtıldan koruyun Şehirlerin içinde yaşayan milyonlarda hiç de az sayılmayacak kişi bahçeli bir ev hayali ile yaşıyor. @mimsyucel nicknameli X kullanıcısı ne diyordu? "Türkiye’de bahçeli bir evde oturmak için ya çok zengin ya çok fakir olmanız gerek. Aynı durum mesela at sahibi olmak için de geçerli." Komik ama bir o kadar da gerçek. Bu özlemini sona erdirenler ya da bu özlem içinde balkonunda küçük bahçecilik işleriyle uğraşanlar veya hiç böyle bir özlem duymasa da bahçecilikle uğraşanalar için tırtıl bazen büyük bir sorun haline gelebiliyor. Fakat, bahçenizdeki tırtılları bitkilerinizden uzak tutmanın basit ve de tırtıllara zarar vermeyen bir yolu var. Kenevir tohumu. Kenevir tohumlarının kokusundan tırtıllar hiç hoşlanmazlar. Bitkilerin yapraklarının arasına ya da uygun gördüğünüz yerlere bu tohumları yerleştirdiğiniz takdirde tırtıllar bitkilerinizden uzak duracaktır. Kenevir tohumunun kokuları tırtılları kaçırırken bitkinin zarar görmesinin de önüne geçilir. 3 - Küçük kedileri beslerken bunları düşünün Pek çok insanın başına gelen en tatlı anlardan birisidir. Yavru bir kedinin miyavlamasını duyduğunuzda onu beslemek istedinizin gelişi. Özellikle şehir hayatımızda kedi nüfusunun çokluğu bu durumu pek çok insanın yaşamasına neden olabilir. Peki yavru bir kedi nasıl beslenir? Bu soruyu cevaplamadan önce hemen önemli bir uyarı yapmak gerekiyor. Yavru kedi görüldüğünde akla ilk gelenlerden birisi de onları koruma içgüdüsüyle alıp güvenli bir yere götürme istediğ oluyor. Ancak, yavru kedi için yavru kedinin anne kediden ayrılmaması çok önemli. İlk bakılan anda anne kedi etrafta görülmeyebilir ancak anne kediyi hemen görmemek yavru kedinin terk edildiği anlamına gelmeyebilir. O nedenle anne kedinin gerçekten yavru kediyle bağlantısının olmadığından emin olana kadar gözlemlemeden yavru kediyi bulunduğu yerden uzaklaştırmamak çokca önemlidir. İstemeden anne kedi ve yavru kediyi birbirinden uzaklaştırabilirsiniz. Kediler söz konusu olduğunda kedinin nasıl besleneceği hangi kedi mamalarının kediye verilebileceği ilk akıllara gelen soruyu oluşturur. Bir sokak kedisi için onlara bakan bir çevre varsa bu çevrenin onu neyle beslediği oldukça önemlidir. Ve yavru kediler için de bu durum daha önemli hale gelebilir. Bir kedi görüldüğü zaman onu nasıl besleyeceğine ilişkin karar vermek isteyen birisinin ilk düşündüğü ona süt vermek olabilir. Ama dikkat akıla ilk gelen kediler için o kadar da faydalı olmayabilir. Süt özellikle sıcak havalarda kedilerin midesini bozmaktadır. Yavru bir kediye süt vermek yerine hafif şekerli bir su ve prinç lapası verilebilir. Pirinç ve az miktarda çiğ et kediler için oldukça iyidir. Ancak yavru kedi için bu az miktarda verilmelidir. Yavru kedilerde et parmak ucuna koyarak yedirilmelidir. Ayrıca ete ve pirinçe sebze karıştırmak da sağlıklı olabilir. Günde iki defa beslemek yeterli olacaktır. Öte yandan birden fazla kedi yavrusunun birlikte büyümesi hem kedilerin oyun oynaması hem de psikolojilerinin etkilenmemesi açısından önemlidir. Kediler için önemli bir besin de taze ekmek içidir. Bu besleyiciliğinden daha çok onların bağırsak sağlığı için önemli bir işlev görür. Kediler yalanırken kaçınılmaz olarak tüy de yutarlar. Bu tüylerin bağırsaktan temizlenmesini sağlayan nadir yiyeceklerden birisi taze ekmek içidir.

  • İyi bir ütü yapmanın püf noktaları nelerdir?

    Ütü modern yaşamda insanların hayatında belirleyici bir etkiye sahiptir. Ya yapmak dert olur, ya üstünkörü yapılır ya da tamamiyle yapmaktan vazgeçilir. Fakat öyle bir an gelirki ütülü bir kıyafete ihtiyaç duyulur. Bu anlar genellikle hayatta belli başlı önemli günlere denk gelir. Bir görüşmeye giderken, bir düğüne giderken ya da bir cenaze törenine giderken. Ütüsüz görünmek bazı insanlar olmaması gereken bir şeydir. Hem ütüye bu kadar önem veren hem de ütü yapmayı bilmeyen bir insan için ise hayat çekilmez olabilir. Özellikle günümüzde pek çok ütü markası, ütü yapmayı ne kadar kolaylaştırdığı ile övünmektedir. Ütü yapmayı kolaylaştıran pek çok cihaz olduğu iddia edilir. Ama endüstriyel bir ütü cihazına sahip değilsiniz iş yine döner dolaşır sizin becerinizde biter. Peki, iyi bir ütü yapmanın kolay bir yolu olabilir mi? İyi bir ütü yapmanın pratik kuralları olabilir mi? Bu yazı kapsamında ütü yapmaya ilişkin belirli önemli noktalar vurgulanmaya çalışılacak. İyi ütü yapmanın püf noktaları nelerdir sorusu açılmaya çalışılacak. İlk nokta ütülecek kıyafetlerin hazırlanması. Bu noktada önemli olan şey, ekonomik koşullar bu denli zorken ortaya çıkıyor. Kıyafette sökükler ve yırtıklar varsa bu kıyafetleri tamir için ayırmak gerekebilir. Sağlam kıyafetleri nemli bir şekilde bir yayarak tomar halinde birer birer bükmek gerek. Ütülenceği zaman her kıyafet parçası bir defa enine ve boyuna çekilmeli. Ve el yardımıyla mümkün olduğu kadar düzeltilmelidir. Ütülemeye geçmeden önce ütüyü temiz bir bez üzerine bastırarak sıcaklığını anlamak önemli bir nokta olabilir. Her ne kadar artık elektronik aletler olsa da, herhangi bir yanlışlığa yer vermemek için bu aşama önemlidir. Ardından ütülecek olan kıyafeti, uzunluğuna ve ütü masasının düzlüğünde ütülemeye başlanmalıdır. Bir köşeden zıt diğer köşeye çapraz olarak ütü genel olarak yapılmamalıdır. Bu ancak gerekli olduğu özel durumlarda yapılmalıdır. Örneğin ütü esnasında fazla katılaşan yerler varsa bu yerler çapraz bir şekilde ütülenerek yumuşatılmaladır. Fakat yine de, bundan önce bir kere dü bir yolla ütülenmesine dikkat edilmelidir. Eğer halen yumuşamadıysa çapraz bir şekilde ütü yapılmalıdır. Kıyafetinizi yaparken kesik kesik ve kısa hareketlerle ütü bastırılıp kaldırılmamalıdır. Kıyafetler sağdan sola ya da soldan sağa bastıra bastıra ütülenmelidir. Kalın dikişlerin ve düğmelerin izleri alt tarafa çıkmasın diye onların üzerinden geçmemeye özen gösterilmelidir. Ütü yaparken kıyafette ilk ütülenmesi gereken yerler, broderler, danteller, yakalar, kol kapakları gibi özel yer ve bölgeler olmalıdır. Ütü konusunda en önemli noktalardan biri, ütülenecek kıyafetin yumuşaklığı ve sertliğiyle alakaladır. Ütülenecek kıyafet ne kadar yumuşak olursa, ütünün yapıldığı yer de o kadar yumuşak olmalıdır. Ve son olarak, ütülünen çamaşır iyice kurumadan dolaba yerleştirilmemelidir. Fazla nem ve çamaşırların katlanma/asılma durumu çamaşırların ütüsünü bozabilir. Bunlara dikkat edildiğinde yapıllan ütünün kalitesinin arttığına şahit olacaksınız.

  • Siz hiç Afrika Menekşesine baktınız mı? Afrika Menekşesi çiçeği nedir, nasıl bakılır?

    Bilimsel adı Saintpaulia ionantha olan Afrika Menekşesi, bir zamanlar menekşeler arasında oldukça daha fazla rağbet gören bir bitkiydi. Etli yaprakları, renkli çicekleri ile pek çok evi süslerdir. Adından da anlaşılabileceği üzere bu çiceğin anavatı Afrika'dır. Çicekçilikle uğraşanlar arasında 1930'lu yıllarda özellikle Avrupa ve Amerika'da büyük bir ilgi çekmiştir. Halk arasında "Afrika Menekşesi" adı verilen bu bitki, koyu yeşil yapraklara, açık ve ya koyu menekşe renginde çiceğe sahiptir. Çiçeğin merkezinde ise, sanki güneş sisteminin merkezinde bulunan bir güneş gibi, sarı bir nokta bulunmaktadır. Çiçeğin, 5-7 cm arasında bulunan sapları vardır ve her sapta bir çiçek açar. Peki, Afrika Menekşesine nasıl bakılır? Evin neresinde bakılmalı? Her canlı çiçek için uygun bakım çok önemlidir. Taze çiçek görüntüsü çiçeğin sağlığı için önemlidir ama çevresine de pozitif bir hava katar.Evlerde yetiştirilmesi mümkün olan Afrika Menekşesi gün ışığı alan pencere önlerini sever. Ancak, güneşin doğrudan temasını engellemek için de korunmalıdır. Yani hem ışık alan bir pencere önünde hem de güneşin doğrudan ışığının gelmesinden korunacak bir şekilde konumlandırılması Afrika Menekşesi için ideal bir yerleştirme alanıdır. Nasıl sulanmalı? Afrika Menekşesi, yeterli miktarda suyu her zaman sever. Fakat bir önceki sulama işleminin ardından toprağınız kurumadan ikinci sulama işlemini yapmamak gerekir. Ayrıca, suladıktan 10-15 dakika geçtikten sonra, saksının tabağında eğer su kaldıysa bu suyu da boşaltmak gerekmektedir. Sularken, suyun yapraklara değmemesi ve yaprakların ıslanmamasına özen gösterilmelidir. Çiceğin ömrü Afrika menekşesi bir yıllık bir ömre sahiptir. Mart ayında yaprak çeliği ürütelitir. Çiceğin toprağa yakın dip yaprakları alındıktan sonra ıslak halde bulunan dere kumu içine dikilir. Bu işlem herhangi bir saksıda ya da saksı görevi görecek bir kap içinde yapılabilir. Yapraklar köklenene kadar saksı veya kabın üstü camla örtülür. Bu işlemler ile köklenen Afrika Menekşeleri 8 ay sonra çicek verecektir. Bu işlem yapılırken, funda toprağı ve dere kumu, funda, yaprak çürüğü, kestane çürüğü kaba konulacak harcın içeriğini oluşturur. Her ne kadar adı Afrika Menekşesi olsa da, menekşe de farklı olarak çiceklerinde bir koku bulunmaz.

  • Futbolun ofsayt kuralı... Ofsayt kuralının futbolu...

    Önümüzdeki sezondan itibaren yeni bir ofsayt kuralı devreye giriyor. Futbol için ofsayt her zaman çok gündeme gelmiştir. Anlaşılmasının zor olduğuna ilişkin önyargı ofsayt kuralını bilmeyi futbol bilmekle aynı sayılmıştır. Hatta futbola ilişkin cinsiyetçi yorumların bir çoğu da bu kural üzerinden yürütülmektedir. Fakat, ofsayt tartışmaları genellikle teknik kural denetimi özelinde gerçekleşir. Oysa, bu kuralın gerekliliği ya da nasıl olması üzerine daha derinlikli tartışmak gerekirdi. Ofsayt kuralında neyi savunduğunuz, nasıl bir futbol izlemek istediğiniz hakkında da temel bilgileri verir. Bireyselliğe daylı bir futbol mu yoksa kolektif bir futbol mu? Sadece gol atmaya odaklanmış sonuç odaklı kolaysız bir futbol mu yoksa rakibinin savunma hakkını kabul eden oyun odaklı mücadeleci bir futbol anlaşıyı mı? Futbolda "ofsayt ne demek?" sorusu basit kurallar bütününden çok daha fazlasıdır. Ofsayt kurallarındaki değişikliler 1863: Ofsyat kuralı ilk kez bu yıl gündeme geldi. İlk ofsayt kuralına göre bir oyuncu topun ilerisine geçtiği anda oyun dışı kalmış sayılıyordu. Topun ilerisine geçen her oyuncunun ofsaytta sayıldığı bir kuraldı. Bir futbolcu topu pas şeklinde birine gönderdiğinde, kendi takımından ya da rakip takımdan birisi topa dokunana kadar tekrar topa dokunamazdı. 1866: İlk ofsayt kuralından üç yıl sonra yapılan değişikle beraber oyuncuların ofsaytta sayılmaması için kale ve top arasında üç rakip oyuncunun bulunması gerektiği kurala bağlandı. 1925: 1866 yılından 59 yıl sonra ofsyat kuralında yeni bir değişiklik yapıldı. Yapılan değişiklikle birlikte bir oyuncu, eğer top ile kale arasında iki oyuncu bulunuyorsa ofsyatta sayılmıyordu. 1990: 1925 yılında kabul edilen ve 65 yıl boyunca uygulanan bu kural 1990 yılında tekrar değiştirildi. Artık bir futbolcu sondan ikinci oyuncu ile aynı hizada bulunuyorsa ofsyatta sayılmayacaktı. 1995: Bu yıl, aktif pasif ofsyat kuralı da ilk defa gündeme geldi. 2005: 10 yıl sonra yapılan bu değişiklikle birlikte hücum yapan takımın en ilerdeki oyuncusunun kollarının rakibinin önünde olmasının ofsyat oluşturmayacağına karar verildi. Yeni ofsayt kuralında ise artık diz ve omuz önde olduğunda da ofsayt sayılmacak. Zaman içinde yapılan bu değişikliklerin hücum yapan takıma avantaj sağladığı görülüyor. Ofsayt kuralı, teknik kurallardan daha fazla olabilir mi? Yapılan değişikliklerle birlikte ofsayt kuralının hücum yapan takımın lehine değişiklik gösterdiği gözlemlenebilir. Oysa ofsayt kuralının temellendiği iki temel felsefe bulunuyor. Bunların birincisi, bireyesel futbolun önüne geçmek, ikincisi ise savunmadaki takımın savunma yapmasına olanak tanımak. Futbolda bireyselliğin önüne geçmek, ofsayt kuralının katı bir şekilde uygulanması, bireysel hız ve dayananıklılık karşısında takım halinde hücum yapmanın değerli kılınmasıyla mümkün oluyordu. Yani bir takımda hızlı ve güçlü oyuncu olması o takımın gol atması için yeterli olamayacaktı. Savunma hakkı ise futbolda takımlar arasındaki güç eşitsizliğinin önüne geçmek için bir önlemdi. Geçtiğimiz yıllarda takımlar arası güç dengesi endüstriyelleşmiş bir futbolda olduğundan çok daha azdı. Futbol endüsriyelleştikçe ve piyasalaştıkça takımlar arası güç dengesi giderek açıldı. Hem takımlar arası güç dengesi bu kadar açılmışken hem de ofsayt kuralı hücum yapan takım lehine gevşedildikçe bireyselleşmiş yeteneklere dayanan ve rakibin savunma hakkının bulunmadığı bir futbola doğru yol alıyoruz. Belki de daha kolektif ve takımlar arasında mücadeleci bir futbol izlemek için ofsayt kuralının gevşetilmesi değil daha da sıkılaştırılması gerekiyordur?

  • Akıllı telefonla profesyonel fotoğraf çekmek... Püf noktalar. Cep telefonu mu, DSLR makine mi?

    Fotoğraf teknolojileri geliştikçe kullanıcılar arasında belirli tartışmalar kendini gösterir. Yeni teknoloji öncesinden iyi mi? Dijital fotoğraf makineleri analog makinelerinden kaliteli mi? Aynasız makinelerin performansı aynalı makinelere kıyasla nasıl? Bu sorular böyle uzayıp gider. Bu sorulara verilen cevapların ise kaçınılmaz bir sonu oluyor. Yeni teknolojiler çok da şaşırılmayacak bir şekilde ilk çıktığı zamanlarda eski teknolojilerle kıyaslanabilecek kadar gelişkin olmuyor. Ancak zamanla, eski teknolojinin seviyesini yakalıyor ve geçiyor da. Ancak bunun bir sebebi de piyasa koşulları nedeniyle artık eski teknolojiye yeterli yatırımların yapılmaması ve hatta üretimlerin tamamen durdurulması. Fotoğraf dünyasında şimdi bir ikilik daha var. Ancak bu defa fotoğraf makineleri içinde gelişen bir teknoloji arasında değil. Cep telefonları ile Fotoğraf makinesi arasında yapılan bir kıyaslama. Günümüzde çekilen fotoğrafların pek çoğu kuşkusuz cep telefonlarıyla çekiliyor. Hem kullanıcıların bir fotoğraf çekme aracı olarak cep telefonlarına daha kolay ulaşabiliyor olması hem de bu cihazların fotoğraf paylaşımı yapacak platformalara erişebilen cihazlar olması bunun bir nedeni olabilir. Fakat, dolaşımdaki fotoğrafların pek çoğu cep telefonlarıyla çekiliyor diye telefonla çekilen fotoğrafların fotoğraf makinesinden daha iyi olduğunu hemen kabul etmek yanıltıcı olabilir. Ancak son günlerde önemli bir iddia ortaya atıldı. İddiaya göre Sonny'nin üst düzey yöneticilerinden birisi akıllı telefonların DSLR makinelerin önüne geçecegi yıl olarak 2024'ü işaret etti. Fakat bu nasıl olacak henüz bazı soru işaretleri bulunuyor. Böylesi bir gündemde cep telefonlarını profesyonel bir makine gibi nasıl kullanabileceğimiz hakkında bazı bilgilere yer vermek gerek. Ama en başta tekrar söylemek gerekiyor. Henüz daha akkıllı telefonlar dslr makineler kadar kaliteli fotoğraf çekmiyorlar. Yalnızca, 2024 yılında bu kaliteye erişebileceklerine ilişkin böyle bir iddia bulunuyor. Gelişmeler neler olacağını gösterecektir ancak Nikon Z9 ya da Canon R5 seviyelerini yakalamalarının zor olduğunu düşünüyorum. Telefonla profesyonel fotoğraf çekmek için ise dikkat edilmesi gereken bazı özellikler var. Aslında bu özellikler DSLR makineden de çok farklı değil. Akıllı telefonların avantajları: Akıllı telefonların küçük ve taşınabilir olması en önemli avantajlardan birisidir. Gerçi bu durum sensörün de küçülmesine neden olan bir durumdur. Ama bir sokak fotoğrafçısı için kamerasını doğrudan bir kişiye doğrultamasından daha az korku veren bir şey olduğunu söylemek mümkündür. Gerçi burada temel bir etik probleme dikkat çekmek gerekiyor. İnsanlar görüntüsünün sizin çektiğiniz şekliyle sabitlenmesini istemiyor olabilir. Eğer, haber gibi kamusal yararı olan bir durum söz konusu değilse, insanların görüntüsünü onlardan habersiz çekmemek temel kural olmalıdır. Bu etik problemin altını çizdikten sonra, cep telefonları sayesinde ekstra bir fotoğraf makinesi çantası taşımaya gerek kalmıyor. Özellikle, anlık bir fotoğraf çekmek için hayatın her zamanı fotoğraf makinesini yanınızda taşımıyor olmak oldukça kolay ve insan sağlığı için de önemli bir durum. Eğer telefonlar dslr makine kapasitesini sağlarsa seyehat fotoğrafçılığı için vazgeçilmez cihazlar olabilirler. Akıllı telefonların bir diğer avantajı için her zaman bir ağa bağlı olabilecek olmaları ve pek çok uygulamaları bünyesinde barındırmaları. Çektiğiniz fotoğraflara ulaşmayı, onları göndermeyi ve takipçilerinizle paylaşmayı oldukça olanaklı kılıyor. Öte yandan, bir ele sığan akıllı telefonlar için kullanım kolaylağı da söz konusudur. Sadece fiziki kolaylık değil aynı zamanda bas çek makine gibi özellikler gösterebileceği gibi karmaşık profesyonel ayarlamaları yapmanıza olanak sağlayacak durmulra söz konusudur. Bir akıllı telefon nasıl profesyonel makine gibi kullanılır? Akıllı telefonunuzu profesyonel fotoğraf makinesi gibi kullanmak için telefonunuz fotoğraf çekimi için sunduğu manuel moda hakim olmak gerekmektedir. Bu mod kullanıcılar için ISO ayarı yapmayı, diyafram açıklığı ayarlamayı, enstantene hızını belirlemeyi, beyaz dengesi için renk scaklığını derecelendirmeyi olanaklı kılar. Çekmek istediğiniz fotoğraflara vermek istediğiniz duyuguyu katmanız bu ayarları kontrol edebiliyor olmanızdan geçer. Ayrıca, poz telafisi ya da RAW kayıt şansı ise diğer özelliklerdir. Bir fotoğrafın en önemli özelliği neyi, nasıl çerçevelediğidir. Neyi çerçevelediği konusu, hangi nesneleri fotoğrafa dahil ettiğimizle ve hangilerini fotoğrafa dahil etmediğimizle yakından ilişkilidir. Nasıl konusu ise, fotoğrafa dahil olan nesnelerin hangi örüntüyle, hangi ilişkiyle fotoğrafa dahil olduğudur. Bu konuda makinelerde bulunan çizgiler, doğru oranlarda bir çerçeve oluşturmak için fotoğrafçıya kolaylık sağlamaktadır. Eğer bir akıllı telefonla dslr makine gibi fotoğraf çekilmek isteniyorsa, bu çizgilerden faydalanılmak gerekir. Bu çizgiler sayesinde, yeni açılar ve çerçeveler oluşturulabilir, fotoğrafta yeni derinlik ve katmanlar daha kolay yaratılabilir. Akıllı telefonların kendi arayüzleri her zaman her teknik imkanı kullanmaya olanak vermeyebilir. Eğer bir özellik donanımda varsa ve yazılımsal olarak sizin kullanmanıza müsade edilmiyorsa bunlar üçüncü taraf uygulamalar yükleyerek giderilibelir. Pro Camera, Camera FV-5 gibi uygulamalar bu konuda kullanıcılara yardımcı olabilir. Yazılım desteğinin yanı, akıllı telefonunuz donanımsal olarak desteğe ihtiyaç duyabilir. Akıllı cihazlar için geliştirilen lensler, ihtiyaçcınız olan görüntüyü sağlamanızda fayda sağlayabilir. Makro lensler, telefoto lensler, geniş açılı ya da balık gözü lensler ile telefonunuzun fotoğraf çekme kapasitesini geliştirebilirsiniz. Ancak her gelişme, git gide onu bir fotoğraf makinesine benzetir. Akıllı telefonların profesyonel fotoğrafçılıkı için bir diğer kullanımı ise, çekim sonrası fotoğraların işlenmesinde ortaya çıkar. Özellikle mobil mağzalar arayıcılığıyla pek çok uygulama görüntü işlemineze yardım edebilir. Bu önceki yıllarda olmadığı kadar geliştiğinin altı çizilmeli. Bu uygulamaların kimisi ücretli iken kimisi ise tamamen ücretsiz kullanıma açıktır. Çekilen fotoğrafları profesyonel olarak düzenlemek isteyenler için, poz, renk, doygunluk, netlik, rötuş ayarları yapmaya olanak sağlar. Akıllı telefonlarda ışığı kullanmak oldukça önemlidir. Fotoğraf makinelerine kıyasla küçük bir sensöre sahip olamalarına rağmen ışığa olan duyarlılıkları görece yüksektir. Daha iyi ışık ortamlarında ise daha iyi sonuçlar almak mümkündür. Işık söz konusu olduğunda hem doğal ışık kaynaklarından hem de yardımcı kaynaklardan yararlanmak mümkündür. Sıralanan özellikler gibi pek çok özellik kullandıkça kendini gösterecektir. Temel anahtarın, telefonun manuel moduyla daha sık vakit geçirmek olduğunu söylemek doğru olacaktır. Zamanla ayarlara alışacak hatta kişiselleştireceksiniz. Akıllı telefonlar günün birinde DSLR makinelerin performansını yakalar mı, yakalarsa ise ne zaman yakalar bilinmez. Ancak, bugün oldukça pahlanan fotoğraf makinesi fiyatları akıllı telefonları tercih edilebilir bir duruma getirebilir. Yaklaşık 200 bin liraya ulaşan fotoğraf makinesi fiyatları karşısında, bilindik markaların üst düzey telefon modellerine yarı hatta üçte bir fiyata sahip olmak mümkün. Kaliteler arası fark olabilir ancak akıllı telefon hem kişinin üst seviye olmasa da tatminine yol açacak fotoğraf çekmeyi sağlayabilir hem de telefonla yapılacak pek çok başka özelliği de beraberinde getirir.

  • Nikon Z10 modelinde beklenenler belli oldu. İşte Nikon Z10 fotoğraf makinesi özellikleri

    Yeni yıl yeni bir amiral gemisini elimize almamıza fırsat tanıyacak: Nikon Z10. Tabi bu pahalılıkta askısını bile alabilirsek... Nikon Z9 fotoğrafçılık dünyası için büyük bir gelişme olmuştu. Teknoloji dünyasının hepsinde olduğu gibi fotoğraf makinelerinde de modeller arası çığır açıcı gelişmelerin üst üste yaşanması pek mümkün olmuyor. Büyük bir atılım yapan yeni modellerin ardından çıkan modeller genellikle köklü bir değişiklik göstermiyor. Fakat Nikon Z10 görünüşe göre bir istisna olacak. Nikon Z9 hiç kuşkusuz Nikon'un yeni amiral gemisinin namzeti. Henüz bu konuda ortaya çıkan bir resmi bir açıklama yok. Ancak sızıntılar ve söylentiler şimdiden ortalığı hareketlendirmiş gözüküyor. Peki bu herkesi heyecanlandıran yeni özellikler hakkında neler konuşuluyor? Beklenen en tem özelliklerin başında yeni 45-50 MP arka aydınlatmalı sensör, daha hızlı bir EXPEED X görüntü işlemcisi, geliştirilmiş otomatik odaklama ve 8K video yetenekleri geliyor. Bu özellikleriyle sadece Nikon modelleri arasında değil tüm aynasız fotoğraf makinesi üreticeleri arasında belirleyici bir model olacağı ortada. Şimdilik Nikon'un amiral gemisi Nikon Z9'a ilişkin fiyatlara bu linkten ulaşabilirsiniz. Görüntü Kalitesindeki Gelişme Nikon Z10 modelinde yer alacak en büyük gelişme görüntü kalitesinde meydana gelen geliştirmlerde yaşanıyor. Nikon Z10 yeni bir sensör ve işlemci ile fotoğraf severlerin ilgilerine sunulacak. Bu sensör ve işlemci sayesinde Nikon Z10'da daha keskin görüntülerin elde edileceği ve kumlanma etkisinin daha az olacağına ilişkin büyük iddialar bulunuyor. Nikon Z9 modelinde yer alması beklenen diğer önemli özellik ise fotoğraflara ton derinliğini arttıracak dinakim aralığın yükselmesi. Ayrıca, yeni modelde bulunması beklenen en önemli özelliklerden biri ise otomatik odaklamada gerçekleşmesi bekleniyor. Düşük ışık koşullarında daha hızlı ve daha doğru odaklanma artık daha kolay olacak. Özellikle kapalı alanlarda flaş kullanmadan çekim yapmak isteyen, salon konserlerinde fotoğraf çekmek isteyen fotoğrafçıların ilgisini çekecek bir özellik. Hızlı hareket eden nesneleri yakalamanın kolaylaştıracak olması da başka bir beklenti. Nikon Z10 aynı zamanda video yeteneklerinde de gelişmesi bekleniyor. 60 karede 8k video çekebilme yeteneği ilgi odağı olacak. Kullanıcılarına, mükkemmel bir renk derinliği ve dinamik aralığında etkileyici kesitler yakalama fırsatı sağlayacak. Geliştirilmiş Görüntü Sabitleme Nikon Z10 modeli görüntüleme sabitlemesi konusunda da iddialı bir çıkış yapması bekleniyor. Bu sayede elde çekim yapmanın önceki modellere kıyasla daha kolay olması bekleniyor. Ayrıca, kameranın odak doğruluğunu arttıracak yeni bir otomatik odaklama sistemine sahip olduğu modele ilişkin en heyecan verici söylentilerden birisi. Tasarım ve Dayanaklılık Zorlu doğa koşullarında çekim yaparken makinenin dayanıklılğı fotoğrafçıyı yarı yolda bırakmaması açısından çok önemli. Özellikle, yüksek rakımlarda ya da kış aylarında soğuk bölgelerde çekim yapmak, soğuk hava koşullarına dayanıksız makinelerde kullanım kolaylığının önüne geçen temel nedenlerden birisi. Nikon Z10 modelinin, sert hava koşullarında dayanıklı olacak şekilde tasarlanması bekleniyor. Elektronik vizörde ise kayda değer bir büyüme olacağı iddialar arasında. Ancak, genel itibariyle bir önceki amiral gemisi model Z9 ile benzer bir tasarıma sahip olması şaşırtıcı değil. Kişiselleştirme Nikon Z10 modelinin geniş bir kişiselleştirme olanağı sunması bekleniyor. Yeni ve kullanıcı dostu bir arayüzle görücüye çıkması beklenen fotoğraf makinesinin arayüzünün ise kamera ayarlarını ve gezinmeyi daha da kolaylaştıralacağı sızan bilgiler arasında. Madde Madde Nikon Z10 fotoğraf makinesi özellikleri: Sensor (Sensör): Yeni 45-50 MP arka aydınlatmalı tam çerçeve CMOS sensör Processor (İşlemci): EXPEED X görüntü işlemcisi Autofocus (Otomatik Odaklama): Yaklaşık 900 AF noktasına sahip hibrid AF sistemi ve geliştirilmiş düşük ışık performansı Video: 60 kare/saniye hızında 8K video çekebilme yeteneği, 120 kare/saniye hızında 4K video ve 240 kare/saniye hızında 1080p yavaş çekim Viewfinder (Vizör): Yaklaşık 5.76 milyon noktalı, 120Hz yenileme hızına ve geliştirilmiş renk doğruluğuna sahip 0.5 inç OLED elektronik vizör Interface (Arayüz): Eğilebilir 3.2 inç dokunmatik duyarlı LCD ekran, 2.1 milyon nokta Body (Gövde): Toz ve nem direncine sahip magnezyum alaşımlı gövde tasarımı Connectivity (Bağlantı): WiFi, Bluetooth ve GPS içeren dahili bağlantı, görüntü transferini ve uzaktan kamera kontrolünü kolaylaştırma desteği Battery Life (Pil Ömrü): Şarj başına yaklaşık 700 çekim Storage (Depolama): CFexpress ve SD kartları için çift kart yuvası desteği ISO Range (ISO Aralığı): 64-25600 standart ISO aralığı, 102400'e kadar genişletilebilir Shutter Speed (Perde Hızı): Mekanik perde, 1/8000 ila 30 saniye aralığında, elektronik perde, 1/32000 ila 30 saniye aralığında Dimensions (Boyutlar): Yaklaşık 134 x 100.5 x 69.5 mm Weight (Ağırlık): Yaklaşık 720 g (sadece gövde) Nikon Z10 Özellikleri Nikon Z10'un 2024 yılında Las Vegas'ta düzenlenecek CES 2024 etkinliğinde tanıtılması bekleniyor. Kaynak: https://pixelpluck.com/nikon-z10-camera/

  • Spor toto Süper Lig Spor toto tahminleri 22. hafta. Dikkat edilmesi gereken maçlar

    Şans oyunları ve zengin olma hayali hep bir arada yürür. Özellikle bu hayalle futbolu birleştiren spor toto olduğunda ise bir çokları için iki keyif buluşmuştur. İşte spor toto tam da böyle bir kesişim kümesidir. Zengin olmanın yollarını ararken spor totoya denk gelen birisi dünyanın en zengin insanı olmayacağını bilse de bu ikramiyeyi tutturmak ister. Spor toto oynamak isteyenler pek çok analizi sıradan bir iddia maçı gibi yapar. Bir de üstüne, nasıl sürpriz bulurum diye sürpriz analizi yapar. Herkesin 15 bildiği hafta 15 bilmek yerine, sürpriz arayarak 12 hatta 12'den daha az maç bilebilir. Ama aradıkları sürpriz geldiğinde ise kimsenin 15 bilmediği bir haftada büyük ikramiyeye tek başına erişebilir. Bahsedilen bu analizler yapılırken, oynayıcı spor totoya ilişkin pek çok değişkeni hesaplamaya çalışır. Süper Lig puan durumu, takımların form durumu devrededir. Geçen haftanın Süper Lig maçları, Avrupa maçları dikkate alınır, gelecek haftaların Süper Lig fikstürü mercek altına alınır. Spor toto listesinde yer alan maçlar didik didik edilir. Ya da bu teknik analizleri yapan yorumcuların analizlerin hesapları takip edilir. Bunların en bilindik örnekleri Atistics TV veya Şükrü Ögütlü'dür. Onların analizi, takımların dinamikleri saha içi saha dışı durumları dikkate alınarak yapılır. Kimisi ise bundan ziyade iddianın belirli oranlara göre mesajlar verdiğine inanır. Ve rakamlar üzerinde değerlendirmelerde bulunur. Bir diğer durum ise yurt dışı bahis sitelerindeki oran ve tahminlerden yola çıkmaktır. Yazı kapsamında Atistics TV veya Şükrü Ögütlü gibi teknik analiz yapacak bir futbol bilgisi bulunmamaktadır. İddia oranlarının mesajları ise gerçekçi bulunmamaktadır. Ama bazı tahmin sitelerinin dikkatli oynayın dediği maçlara yer verilmek istenmektedir. Spor Toto 22. Hafta Riskli Maçlar Bu hafta her zaman olduğu gibi 15 karşılaşma bulunuyor. Galatasaray A.Ş.-Fenerbahçe A.Ş. / Luton Town-Chelsea / Crystal Palace-Brentford / Wolverhampton-Everton / Nottingham Forest-Manchester United / Fulham-Arsenal / Tottenham-Bournemouth / Genoa-Inter / Lazio-Frosinone / Atalanta-Lecce / Cagliari-Empoli / Udinese-Bologna / AC Milan-Sassuolo / Juventus-AS Roma / Celtic-Rangers maçları. Spor Toto Süper Lig Spor Toto tahminleri için maçlar arasında tahmin sitelerinde riskli olarak bildirilen 4 maç öne çıkıyor. 1 - Luton Town - Chelsea 2- Fulham - Arsenal 3- Tottenham - Bournemouth 4- Genoa - Inter Spor Tota sütunlarında hangi tahmin ne kadar bildi? Spor Toto söz konusu olduğunda bir istatistiğe daha bakmak gerekebilir. Bu önceki haftalarda, sport toto'nun 15 sütunununda bulunan maçların nasıl sonuçlandığı. İşte, geçtiğimiz 23 hafta boyunca Spor Toto'nun hangi sütununda hangi sonuçların çıktığının tablosu:

bottom of page